Kategori: Düşünceler

22
Ağu
2008
Posted in Düşünceler

Bıyık

İki tane bıyıklı adam koşuyor. İki adam, iki bıyık, iki nefes. Bıyıklı adamlar ya da adamlı bıyıklar. Bıyıklar yola katılmış koşuyorlar. Şehrin dışında kalmış bir yol. Yol toprak. Adamlar bıyıklı. Koşu binlerce yıllık. Ekmeğin tarihinden eski. Önce koşmaya başladı insan çünkü. Sonra bıyık bırakmayı öğrendi….

21
Ağu
2008
Posted in Düşünceler

Gördüm Şafakla Doğup Gurupla Ölüyorsunuz

Her ölüm bir anı yitimidir aslında. Her ölen muhayyilenizin derinliklerine iner, anılarınızın içerisinden kendisinin de bulaştığı bir kısmını seçer ve hepsinin üzerine buruk bir tat bırakarak toprağın altına çeker sizi de. Her ölüm sizin de bir parçanızın ölmesidir. Soğuk bir akşamüstü içine sığındığınız bir yerde…

20
Ağu
2008
Posted in Düşünceler

Ayağını Uzatıp Yatma Fonu

Dört çiçek, dört yeni evin kapısının önüne yerleşmiş. Birileri çiçeklere bakıyor. Birileri koparmasın diye gayretkeş bir çaba içerisindeler. Gizli kameralar mı taksak, etrafına elektrikli ve dikenli teller mi çeksek diye istişare ediyorlar. Bilmiyorlar ki çiçekler koparılıyorsa eğer dışarıda olmalarının bir anlamı da yok. Çiçekleri koparan…

08
Ağu
2008
Posted in Düşünceler

Türk Dili

Yassı’nın -sı’sı ile yatsı’nın -sı’sı arasında ne fark var? Cevap veriyorum. Fark yok. İkisi de -sı, ikisi de ayrı yazılamayacak -sı’lardan. Türk dili kullanılmaya başladığından beri bu -sı’lar ayrı yazılmamıştır. Aynı şekilde ayı’nın -yı’sı ile sıkıntıyı’nın -yı’sının ayrı yazılamayacağı gibi. Türk dilinde hiçbir -yı, hiçbir…

04
Ağu
2008
Posted in Düşünceler

Türkiye Elitliği

Türkiye’de elit olmanın üç ayrı yolu var. Birincisi sermaye sahibi olmak, ikincisi siyasi olmak, üçüncüsü de sanatçı olmak. Bir dördüncü yol düşünüyorum, aklıma gelmiyor. Bu ülkede en fazla kıymet gören üç tane kesim var. Zenginler, siyasetçiler ve medya yıldızları. Bu ülkede bir bilim dalında başarılı…

01
Ağu
2008
Posted in Düşünceler

Eski Zamanlar

Şu zaman mevhumu olmasaydı da misketlerin orta yerine düşmüş bir misketle dağılmış misket kalabalıkları gibi dağılıverseydik olanca hızımızla bir hayat karayolunun çıkmaz sokaklarla bölümlenmiş bir kısmının en labirentvari köşeciklerine. Gençlik yok, yaşlılık yok, yaş yok, gözyaşı yok. Tüm tarihi içmek ister içeriden bir ses, başlasın…

26
Tem
2008
Posted in Düşünceler

İşe Un Sermek

Önce toprak uyanıyor. Sonra çekirgeler, karıncalar, kuşlar. Sonra yavaş yavaş ayağa kalkıyor bütün mevcudat. Her güneş doğuşunda yeniden kuruluyor dünya. İnsanlar gözlerini açıyorlar bir bir. Sonra da işlerine bakıyorlar. İnsan kadar çeşitli insanın uğraştığı işler. Kimi daireye koşuyor kimi tarlaya, kimi dükkânını açıyor kimi tablasını….

24
Tem
2008
Posted in Düşünceler

Gafil Gezme Şaşkın

Samanyolu galaksisinde bir tane güneş sistemi varmış. Güneş sisteminde bir dünya. Dünyada da dünya dolusu gafil. Makro âlemle mikro âlem arasında gidip gidip geliyoruz. Muntazam işleyişin orta yerine bıçak gibi saplanmış insan evladı. Kıymet bilmez, şükür bilmez, gaflet uykusundan uyanmaz. Kod adı insan. Gafillik insanın…

22
Tem
2008
Posted in Düşünceler

Korku

Şehirler korkuyla kuruldu. Korkuyla attık binaların temellerini. Korkuyla çıktık katları semayı delercesine. Korkuyla bir araya geldi insanlar. Mağaralara sığınmamız korkudandır. Sonra tarlaya ektiğimiz buğday. Sonra etrafımıza çevirdiğimiz çitler. Sonrasında surlar. Etrafımıza ördüğümüz surların her bir taşını korkuyla koyduk. Kaleler inşa ettik. Yüzbinlerce, milyonlarca kaleler. Yüreklerimizin…

21
Tem
2008
Posted in Düşünceler

Memurluk Sultanlıktır

Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden diyor şair. Bizler de içimizden tuhafsıyoruz Orhan Veli’yi. Hangi devirde olursa olsun, hiç memuriyet bırakılır mı? En güvenilir işveren, en hoşgörülü işveren, en bonkör işveren. Hiç bırakılır da şairlik yapılır mı diyoruz. Devlette memur…