Yazar: mehmet

Sevgili Cyrano de Bergerac gençlik dönemimin kahramanlarından birisidir. Sabri Esat Siyavuşgil’in mükemmel çevirisi ile defalarca okuyup kitabı epey yıpratmıştım. 1800’lerin sonunda yayınlanan bu eser yayınlandığı günden itibaren ilgi görmekle birlikte günümüzde de tiyatro oyunu olduğu kadar edebî niteliğiyle de okurların başucu eserlerinden birisi olmayı sürdürmektedir….

Hayatınızı nasıl yaşayacağınız, “Üretici mi yoksa tüketici mi olacağım?” sorusuna vereceğiniz cevaba göre şekillenir. Üretici olmazsanız eğer, başkalarının ürettikleri şeyi tüketmeye mahkûm olursunuz. Tükettiğiniz şey neyse sonunda ona dönüşürsünüz. Çünkü hayatın kanunu budur. İnsan, tabiatı itibariyle hem tüketici hem de üreticidir. Bir yönüyle üretir, başkalarının…

Maske kullanımı zaruri hale geldiğinden beri dükkân camları maskeyle ilgili uyarı yazılarıyla doldu. Her bir yazı şekil ve içerik olarak incelendiğinde yazıyı asanla ilgili fikir sunuyor dışarıdan bakanlara. Genel olarak bakıldığındaysa toplumun ya da esnafın geneli ile ilgili bir fikir edinebilmek mümkün. Maskeyle ilgili uyarı…

Zebraların hikâyecisi Spencer Holst ile ne kadar geç tanıştım. Ama olsun. Böyle geç tanıştığım yazarlar, bana, daha keşfetmediğim yazarlar olduğunu düşündürüyor. Aramaya devam ediyorum böylelikle. Spencer Holst, Edgar Allen Poe’nin manevi torunlarından birisi. Vonnegut’un manevi kardeşlerinden üstelik. Kafasının içindeki periler farklı farklı şeyler fısıldıyorlar böylelerinin…

Süleyman Çobanoğlu şiiri bana yürekten atılmış gülleler gibi geliyor bana. Her biri yüreğin bir surunu dövüyor. Kimisi kahramanlıkları anlatıyor kimisi acılar. Bazen Türk diliyle ilgili bir nasihatte bulunuyor bazen bir tespitte. Şiir kaynıyor ama, yerinde duramıyor. Başka şiirler gibi değil. Çobanoğlu’nun göğsünün üzerinde bir Bozkurt…

Yeryüzünde en az bulunan şeyleri, değerli madenler, altınlar, elmaslar zannedersiniz. Hâlbuki en az bulunan şeyler, tahammül gibi, nezaket gibi insana özgü erdemlerdir.  Ekonomistler, temel sorunun kıtlık olması üzerine kurmuşlardır düşünce sistematiklerini. Gidiş yolu doğru fakat kıtlığı çekilen şey yanlış. İnsan ihtiyaçlarının sınırsız olduğu doğru fakat…

Okuma iptilamım temelinde kitapla fazla aşina bir ortamda büyümüş olmamın yattığını düşünüyorum. Her evde bulunan ve dantellerle, süslü bardaklarla süslenen rafları kitaplar doldururdu bizim evimizde. Babamın siyasetten ekonomiye, hukuktan matematiğe uzanan bir çeşitlilikteki üniversite kitaplarının yanında klasiklerden Michel Zevaco’ya, Bekir Büyükarkın’dan Abdullah Ziya Kozanoğlu’na kadar…

İnsanın kendisini övmesi ayıp sayılır. Bu normun toplumumuza ne zaman yerleştiğini tam olarak bilebilmemiz çok zor fakat edebi metinlere bakınca eski dönemlerde yaşayan bazı zevatın yeri geldiğinde kendilerini neredeyse davul zurna eşliğinde övdüklerine şahit oluyoruz. Normlara zaman zaman ifrat veya tefrit seviyesinde bağlanan toplumumuzun ortalamasını…

Kurt Vonnegut evreninin sınırlarını hâlâ tam olarak keşfedebilmiş değilim. Başka başka gezegenlerde yaşayan başka başka varlıklar, zaman içerisinde yapılan salınımlar. Vonnegut’un hayal dünyası çok fazla derinlik vadediyor okuyucusuna. Benim hayıflandığım nokta yazarı geç keşfetmem ve kitapları çıkış sıralarına göre okumamış olmam. Şimdi karışık okuduğum seriyi…

Yalakalık, modern çağın ibadetlerinden birisi, belki de en birincisidir. İnsanlar Allah’a, Tanrı’ya ya da Buda’ya yapmadıkları ibadetleri güç odaklarına ve merkezlere yaparak tatmin duygularını yükselttikleri gibi ölümden sonra karşılarına çıkacak olan ya da beklentisi içerisinde oldukları iyilikleri bu dünyadayken edinme güdüsüyle hareket etmiş olurlar. İbadetlerin…