İbn Battûta Seyahatnamesi II

İbn Battûta Seyahatnamesi‘nin 2. cildi Hindistan, Çin ve Afrika gezilerinden oluşuyor. Bu cilt, kitap sonundaki dizin, kaynaklar gibi bölümler de hesaptan düşünce biraz daha kısa ilk cilde göre.

Önceki cilt için yazdıklarımda kitabı yayına hazırlayan A. Sait Aykut’tan hakkıyla bahsetmemiş olabilirim. Kitabın bu kadar titizlikle hazırlanmış olması benim bu kadar beğenmemdeki en temel etken diye düşünüyorum. Dipnotlarından istifade ettiğim kadar çevirideki ustalığı da hayranlıkla takip ettim kitabı okurken. Moda mod çeviri yapanlar gibi bire bir çevirerek metni anlamsızlaştırmak yerine anlaşılır olmayı hedeflemiş Aykut ve oldukça başarılı olmuş bu hususta.

Seyahatnamenin bu ikinci cildi Battûta’nın Hindistan’a yolculuğu ile başlıyor. Hindistan’da, ölen kişinin hanımının da kendisi ile birlikte yakıldığını gören seyyah duruma çok şaşırıyor. Kadınların kendi arzuları ile yakıldıklarını öğrenince daha çok şaşırıyor. Dihli şehri, Hindistan’ın başkenti. Bugünkü adı ile Delhi. Tuğlukoğlu Muhammed Şah’ın başkenti Delhi’den Devletabad’a nakletmesi hadisesinden bahsetmiş Battûta. Bu seyahati boyunca karmakarışık olan coğrafyadaki olayları mümkün mertebe detaylandırarak geçmişte olanları da duyduğu kadarıyla ekleyerek anlatmış. Bu bakımdan araştırmacılar için, detaylar ayıklandıktan sonra, çok iyi bir tarih kitabı olarak da faydalanılabilecek bir eser ortaya çıkmış.

Battûta açısından bütün hükümdarlar kıymetli zira nereye gitse kendisine bolca ihsanlarda bulunuyorlar. Yine de büyük maceralar atlatmıyor değil. Bolca köleler, cariyeler hediye alıyor. Evleniyor, düğünleri oluyor, çocukları dünyaya geliyor seyahat süresince. Denize açılıp gemiyle seyahat ettikleri de oluyor. Korsanlarla karşılaşıp canını zor kurtardıklarını da anlatıyor seyyah. Tabi ki tüm bu anlatının seyahatin sonunda yapılmış olması ve insan fıtratındaki abartma huyu da dikkate alınmalı okurken. Ben, yer yer, amma da abartmış ha, demeden geçmedim.

 Perven adlı Hint şehrinde aslanların şehre girmesinin olası bir hadise oluşunu anlatmış, dikkatimi çekti. Şehre giren aslanlar karınlarını insanla doyurup gidiyorlarmış. Bir misafirlikte adamın biri tuvalet ihtiyacı için dışarıya çıkmış, bakmışlar ki aslanlar adamı yemiş.

Yogilerden bahsetmiş Battûta. Bunlara Cuki büyücüleri diyor. Bunların hiçbir şey yemeden uzun vakitler geçirmesini şaşkınlıkla izlemiş. Hayranlıkla bahsettiği nice cukiler, hokkabazlar olmuş seyyahın.

Maldivler, seyahatin önemli duraklarından birisi. Burada bir süre kadılık da yapıyor Battûta. Maldivlerin tarihi ile ilgili ilk bilgileri Batutta verdiği için buranın tarihinde önemli bir yer tutuyor seyyah. Maldivlerin o zamanlarki adı Zîbetülmehel bu arada. Kadılık yaparken buranın kadınlarının belden yukarısının çıplak olduğunu gören Battûta örtmeleri için çok çaba göstermiş fakat başarılı olamamış.

Seyahatin en dikkate değer bölümlerinden birisi de Çin. Çin ülkesinin zenginliğine hayran olmuş seyyah. Kâğıt para kullanımını garipsediği gibi Çinlilerin her şeyi yazma alışkanlıklarından da hayretle bahsetmiş. Bir tüccar nereye gitse malları yazıya dökülürmüş, girişte ve çıkışta. Misafirlerin güvenliğine muazzam önem verirlermiş ve seyahat güvenliği çok önemliymiş. Ticaretin nasıl geliştiği anlaşılıyor. Emeklilik sistemine göre 50 yaşına gelen birisini devlet emekli ediyormuş Çin’de. Bu da şaşkınlık verici bir durum hem Battûta için hem benim için.

Çin’de ilk defa gâvurların Müslümanlardan fazla olduğu bir ülkede vakit geçirmiş oluyor Battûta. O günkü dünyanın en batısından en doğusuna kadar da gitmiş oluyor. Dönüş yolunu kısaca anlatmış. Önce Hindistan sonra da İran’a gittikten sonra kutsal topraklara giden seyyah buradan kendi memleketine dönüyor. Memleketinde bir süre kaldıktan sonra Afrika içlerine ve Endülüs’e doğru birer seyahat daha gerçekleştiriyor. Afrika seyahati diğerleri kadar mutlu etmiyor seyyahı. İkramlar az, hediyeler eksik, yemekler lezzetsiz. Akrepler ve çöllerle dolu seyahatlerinden ilginç bir anekdot, yamyamların ülkesinden gelen misafirlere bir kralın köle ikram etmesi. Tabi ki yemeleri için…

Allah’tan ki bu seyahati sırasında kendi ülkesinin hükümdarı seyyahı çağırttırıyor ve seyahatlerini yazıya dökmesini istiyor kendisinden. Bu sayede biz de bu muazzam eserden istifade edebilmiş oluyoruz.

Seyahatnamenin ikinci cildi eklerle birlikte beş yüz sayfayı geçiyor. Yapı Kredi Yayınları’nın Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi’nden çıkan eseri yayına hazırlayan A. Sait Aykut’a o kadar hayran oldum ki çevirisini yaptığı birkaç çocuk kitabını da hemen sipariş ettim çocuklarım için. İbn Battûta’nın kabri nur, Aykut’un ömrü bereketli olsun.

I. Ciltten Notlarım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir