Güneşe Göç Var da Kalan Biz miyiz

Kanalboyunda konteyner dükkanlar var, yolun sonuna doğru. Bir ara trafik durdu. Mecbur, mal indirip bindirecek esnaf. Tek araçlık yolda trafik duracak, çaresi yok. Düzensizliği düzen olarak kabul etmiş bir şehirde daha bu ne ki? 

Trafikte orman kanunları geçerli. Başka konularda da kuralsızlık kural olmuş durumda. Kimsenin umurunda değil. Bir çocuk, okula doğru gidiyor olmalı, yanındaki yıkıntıya bakmadan yürüyor. Enkazlar, boşluklar, yıkıntılar, çatlaklar günlük hayatın normalleri artık. Farklı bir durum olduğunu unutmuş çocuk. Hemen arkasındaki köpeğini gezdiren kadın da öyle. Köpek gezdirmeyi bırak, işi olmayanın geçmemesi gerekir o sokaktan. Ama dediğim gibi. Normal ne acaba?

Bir arkadaşla sohbet ediyoruz. Kışla caddesindeki bir doktordan bahsediyor. Kahramanmaraşlı doktor sonunda dayanamayıp memleketine dönmüş. Şaşırıyorum. “Ne farkı var ki Kahramanmaraş’la Malatya’nın” diyorum, “öyle deme” diyor. “Maraş çok hızlı toparlandı Malatya’ya göre, adam hemen gidip orada düzenini kurmuş. Malatya’da bu imkansız.” Hakikaten neden toparlanmıyor bu şehir?

Şehir enkaz dolu. Yıkılacak zibilyon tane bina var. Her yerde ne yapacağını bilmeyen ve fakat yaşadığı hayatı kanıksamış yarı uyur yarı uyanık insanlar var. Sahiden, bu deprem bir tek Malatya’da mı oldu? Güneşe göç var da kalan biz miyiz?

Her şey ateş pahası. Çarşı pazar fırsatçı dolmuş. İşçi ücretinden bir tane kibrite kadar aklınıza gelen her şey normalin en az iki katı. Emlak piyasası vurguncu dolu. Fiyatlar o kadar artmış ki,ne bir şey satın almak mümkün ne de kiralamak. Fiyatlar, talep fazlalığından artıyor anlıyorum fakat olması gereken bunların belli bir düzende olması değil mi? Burada çalışmak zorunda olan insanlar var, sabit gelirli memurlar var. Nasıl yetişecek bu insanlar bu kiralara? Yaz da geldi. O konteyner kentlerde kalan insanlar için sıcak ayrı bir sorun olacak temizlik ayrı bir sorun. Nasıl sürdürecek bu insanlar hayatlarını. Daha ne kadar buralarda yaşam sürecek. On yıl mı, yirmi yıl mı? 

Öne düşecek birisi yok. Maalesef, koca şehirde bir Allah kulu yok ki herkes itibar etmiş olsun da taşın altına elini koysun. Diğer deprem görmüş şehirlerin farklı bir durumu var ama ne diye soruyorum kendime. Sivil toplum daha aktif, bürokrasi daha akıcı, siyasetçi daha yapıcı, medya daha gerçekçi, halk daha hesap sorucu mu acaba? Bunlardan biri ya da bir kaçı gerçek olmalı. Birileri öne düşmüş ve taşın altına elini koymuş olmalı. Ortada objektif bir gerçek var o da şehrin toparlanamıyor oluşu. 

Malatya, Anadolu’nun ortasında unutulmuş bir şehir. Düzensizliğin düzen halini almaya meyli vardır her zaman. Burada da aynısı olmuş. İnsanlar düzensizliği normalleştirmişler içlerinde. İnsanların buna alıştığı ve şikayet etmediği bir düzlemde değişim olabilir mi?

23 Haziran 2023 Net Haber yazım

Author: mehmetzeki

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir