John Shirley bir bilimkurgu yazarı. Daha önce bir kitabını okumuştum, şimdi de bu Yeni Tabular’ı okudum. Bir tane bilimkurgu hikayesi, iki tane makale ve bir söyleşiden oluşuyor bu kitap. Hikâye, Tutsaklık Hali. Gelecekte Amerika’nın bir eyaletinin komple hapishaneye dönüştürülüşü üzerine kurgulanmış. Eyalet, Arizona, bir şirket tarafından kapatılmış ve bir hapishane haline gelmiş. Hapishanecilik burada kapitalist sistemin yeni bir sektörü olmuş. Kapitalist sistemde her şeyin ahlaksızca paraya dönüştürülüşünün mahkumlar üzerindeki görüntüsü, suçları basit de olsa insanların bir şekilde buraya yerleştirilmesi ve çeşitli işkencelere maruz bırakılmaları şeklinde gerçekleşiyor. Sistem artık insanları borçlandıran ve bu borçlarından dolayı hapseden bir çarka dönüşmüş. Mahkumlara çipler yerleştirilerek takibat yapılıyor, kaçmak isteyenler anında öldürülüyor, ölmek üzere olanların organları çıkarılıp zenginlere veriliyor.
İkinci sırada Yeni Tabular makalesi var. Burada Shirley, dünyanın daha yaşanılabilir bir yer olması için insanoğlunun tarihin başından beri tabu olarak kabul ettikleri menfi davranış şekillerine yenilerinin eklenmesi gerektiğini savunuyor.
“Teknoloji evcilleştirilmemiş bir köpek gibidir. Fakat bu idraki kabul etmek, hayatlarındaki ana güdüyü, yani açgözlülüğü ve onun tüm tezahürlerini dizginlemek anlamına gelecektir.” diyen yazar, teknolojinin tesirlerinden bunu kullananların ahlaksızlığına ve nihayetinde çevre felaketlerinin yaklaştığına değiniyor. Bunların olmaması için gereken yeni tabuları sıralıyor.
Diğer makale, Kırk Yıllık Cehennem Neden Gerekli başlığını taşıyor. 2013 yılında yazılmış bu kitapta yazar önümüzdeki 5 sene içerisinde sera gazı salınımı durdurulamazsa büyük çevre felaketlerinin artık kaçınılmaz olacağını söylüyor. Büyük firmaların bu gerçeği insanların öğrenmemesi için ellerinden geleni yaptıklarını anlatıyor. İklim değişikliği, çevre felaketleri, tropik hastalıklar, kıtlık bizi bekleyen problemler ve dünya olarak bunun farkında değiliz.
“Bir makine çevreyi kirletiyorsa tasarımı daha tamamlanmamış demektir.”
Kitap, yazarla yapılan bir söyleşiyle son buluyor. 112 sayfalık eser Efe Pötöy tarafından dilimize kazandırılmış. Ayrıntı yayınları tarafından basılmış.
