Olaylar, bir gün, Uğur Mumcu’nun, sıkıyönetim tarafından arandığını öğrenmesi ile başlıyor. Uğur Mumcu o sıralar hukuk fakültesinde asistan. Mumcu, arandığını öğrenince kendi ayakları ile gitmeye karar veriyor ve çeşitli bürokratik engellere rağmen Mamak cezaevine ulaşıyor. Dönemin ünlü simaları da orada kendisini beklemektedir.
Mumcu, 12 Mart muhtırasının gölgesindeki Türkiye’nin durumunu anlatıyor hatıralarında. Gözlem gücü çok kuvvetli olan yazar, hadiseler trajik de olsa esprili bir dille anlatmaya çalışmış. Sıkıyönetim mahkemesinin ne yapıp edip insanları tutuklamak için yollar bulması ne kadar acı olsa da bunları dramatize etmek yerine alay etmiş yazar. Nihat Erim’den bahsederken, tüm kitaplarını kütüphaneye bağladığı için kitapsızdır diyor mesela. Soldan sağa salla bayrağı diye devam eden türküyü bir yazısında kullandığı için sol propoganda yaptığını iddia etmiş mahkeme ve uzun uzun alay etmiş Mumcu bu durumla doğal olarak.
Muhtıra döneminin akıldığı uygulamalarını eleştiren yazılardan sonra askerlik macerası başlıyor Mumcu’nun. Hapse girerken yedek subay olmasına rağmen er olarak hizmeti tamamlaması uygun bulunuyor. Sakıncalı piyade er, Uğur Mumcu.
145 sayfalık bu eser Aziz Nesin’in önsözüyle çıkmış. Bendeki 19. basım 1979 tarihli. Tekin yayınevi tarafından basılmış.
