Değeri Düşük İnsanlar

Bütün insanların eşit olduğuna inanıyorum fakat zaman zaman bakıyorum da, bazıları daha eşit. Malatyalılar bu eşitlerin arasında daha düşük bir seviyeyi işgal ediyorlar. Malatya’yı bir insan, depremi de bu insanın yaralanması olarak düşünün. Zaman içerisinde yaralının tedavisi gerçekleşir, ayağa kalkar ve hayatını devam ettirir değil mi? Bizde maalesef böyle olmadı. Yaralı tüm yaralarıyla birlikte sürüne sürüne hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Tedavi etmesi gereken doktorlar da yaralının başında durmuş ve ellerine bir megafon almışlar, kendilerinin ne kadar iyi doktor olduklarını anlatıyorlar. Yaralı can çekişmeye devam ederken doktorlar yaralının çok iyi durumda olduğunu, yarasının aslında basit bir sıyrık olduğunu filan anlatıyorlar. Durum tam olarak böyle. Yaralının hiçbir önemi yok. Aslolan doktorların egosu. Herkes insan fakat Malatyalılar biraz daha az insan.

Şehrin içerisinde ve etrafında inanılmaz bir trafik var. Bir yerden bir yere gitmek büyük şehirlere kıyasla çok daha zor hale gelmiş. Çevre yolu ipini koparmışçasına kullanılan kamyonlarla dolu. Son sürat gidiyorlar. Yıkımlar ve enkaz kaldırma hızına bakıyorum, kamyonların hızını açıklayamıyor. Hafriyat kamyonları, belediye kamyonları, Maski kamyonları neredeyse siren takıp gezecekler, öylesine sürat yapıyorlar. Kimsenin ses çıkardığı yok. Nasreddin Hoca’nın dediği gibi, “Eğer bu kedi ise et nerede, eğer bu et ise kedi nerede?” Ben de soruyorum. Madem bu kadar süratlisiniz, neden ortada kayda değer bir gelişme yok; ortada kayda değer bir gelişme yokken neden trafikte insan hayatını tehlikeye atacak manevralar yapıyorsunuz? İnsan hayatı, Malatyalıların hayatı neden bu kadar ucuz?

Evleri yıkılan, ağır hasarlı olan, orta hasarlı olan, orta hasarlı olup 2000 yılından önce yapılan, evleri orta hasarlı olup 2000 yılında sonra yapılmış olsa dahi yapı ruhsatı almadığı için yıkılmalarını bekleyen insanlar var. İnsanlar artık evlerinden bahsetmeyi bile bırakmış durumda. Etrafımda bu durumda olanların “bundan sonra ne olacak?” soruma verdikleri cevap hep aynı: “Bilmiyorum!” Kimse bir şey bilmiyor. Yetkililerin arada sırada yaptıkları açıklamaları okuyorum, dişe dokunur hiçbir şey yok. Bol vaat, bol narsisizm, kaplumbağa hızında icraat. Başka bir şey yok.

Bina yıkımları trajedik bir şekilde devam ediyor. Ağır hasarlı diye yıkılan bazı binaların yıkılmamak için direndiklerini görünce herkes aynı şeyi düşünüyor sanıyorum. Aslında ağır hasarlı değildi o binaların bazıları. Kimse risk almak istemiyor fakat durum ortada. Yıkılmayacak bina yıkılırken kırılan makaslar mı dersiniz, patlayıcılarla zorla yıkılan binalar mı dersiniz. Bu binaların hepsi milli servet, boşa giden ve geri dönüşü olmayan milyonlarca lira. Nasıl olsa bunun zararını çekecek olanlar yine değeri düşük insanlar sınıfındaki Malatyalılar olacak. O zaman yıkalım gitsin diyorlar. Yıkın gitsin. Size göre ne var?

Önümüz kış. Bu kış Malatya için çok zor geçecek. İnsanlar konteynerlerde kış şartları ile nasıl mücadele edecekler bilemiyorum. Yine olan garibana olacak. Şu depremin yol açtığı yıkıntıların müsebbipleri ile deprem sonrası yaraların sarılmasını bu kadar ağırdan alanlar ellerini sıcak sudan çıkarmayacaklar bu kış. Kimisi siyasi ikbal peşinde koşacak, kimisi eşine kıyak iş bulacak kimisi çocuğuna. Hepsinin bir eli yağda bir eli balda olacak fakat garibanlar soğuktan titreyecekler. Bürokratik tıkanıklıklar yüzünden konteynere, gurbete ya da çadıra mahkûm kalacak binlerce insan. Çevremizde çok görüyoruz bir şeyler yapmak isteyip de bürokrasiye takılan ve yapamayanları. Ev yapmak isteyen yapamıyor, tadilat yapmak isteyenin karşısına kâğıt işleri çıktığı için yapamıyor ve yarım kalıyor her şey. Elektrik ve su kesintileri artık alışkanlığımız olmuşken kış şartlarında bu şehrin elektrik yükü karşılanabilecek mi? Muamma. Görünen ve bilinen bir şey varsa o da bu süreçte denetimsizliğin, kuralsızlığın, liyakatsizliğin, adamcılığın sebep olduğu onca acıya rağmen hepsi de varlıklarını sürdürecek ve mağdur olanlar yine insan sınıfından sayılmaya layık görülmeyen değeri düşük Malatyalılar olacak.

15 Eylül 2023 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir