Paris’te Terör

Birkaç gün önce PKK’lı teröristler Paris’te olaylar çıkarmış, birkaç arabayı devirmiş, bir tanesini de yakmışlar. Bununla da yetinmeyip polisle çatışmışlar. Kargayı besleyince gözünü oyacağına dair atasözü sadece bir söylentiden ibarettir. Yeryüzündeki canlıların önemli bir kısmı beslenilmeye karşı vefa duygusu ile yaklaşırlar. Yılan, timsah ve teröristleri bu kategoride değerlendirmemek lazım: Yılan ve timsah neyse de, teröristi beslesen de beslemesen de gözünü oyma ihtimali var. 

Paris’te Terör

Modern batı, birçok alanda önemli gelişmeler yaşamış olmasına rağmen basit bir konuda hiç ilerleme kat edemiyor: Özgürlük savaşçılığı ile ruh hastalıkları arasında ayırım yapamıyor. Karşısına çıkan ve kendisini “özgürlük savaşçısı” olarak tanımlayan tiplerin aslında şizofren olup olmadıklarını anlayabilmeleri için abartıya kaçmadan küçük bir araştırma yapmazsanız tabi ki bu ayırımı yapamazsınız. Sonunda da kucak açmış olduğunuz teröristler sokaklarınızda taşkınlık da yaparlar, yarın öbür gün silahlı eylem de gerçekleştirirler. Uyanık olmak lazım. 

Küçücük bir araştırma yapmaya kalksaydı Fransa’sı, İsviçre’si, Almanya’sı ve bilumum terörist sevicileri şununla karşılaşacaklardı: Türkiye’nin hiçbir yerinde özgürlükle ilgili bir sorun yok. Abartıyor olabileceğimi kabul ediyorum. Kahveye gitmek için hanımından izin alamayandan kamuya açık alanlarda fikirlerini ifşa edemeyenlere kadar birçok özgürlüğü kısıtlanmış birey mevcut. Fakat, Türk-Kürt ilişkileri açısından bu ülkede özgürlükle ilgili sorunlar minimum seviyelere inmiş durumda. İnanmayan gelsin baksın. 

Bu topraklarda, Kanuni zamanından beri yerleşmiş bir Türk-Kürt kardeşliği mevcut. Hemen her Türk vatandaşının bu kardeşlikle ilgili bir bağlantısı vardır. Kürtlük bu ülkede hiçbir şey için engel değildir. Bir Kürt istediği gibi eğitim alabilir, istediği makama-mevkie yükselebilir, istediği gibi kültürel alışkanlıklarını sürdürebilir. Bir Kürt bu ülkede vali, kaymakam, işadamı, bakan, milletvekili, cumhurbaşkanı, sanatçı, bilim insanı… her şey olabilir. Önüne hiçbir engel çıkmaz. Aksini iddia eden yalan söylemiş olur ve buna rağmen özgürlükle ilgili bir problemi olduğunu iddia edene söyleyeceğim tek kelime vardır: Şımarık. 

Şımarıklık bu durumu açıklamak için yetersiz kalıyor farkındayım. Her şeye rağmen mutlu olmayan ve şiddete eğilimli olan marjinal gruplar aslında ruh durumlarındaki dengesizliği dışarıya yansıtıyorlardır. Vurmakla, öldürmekle, yakmakla, yıkmakla tatmin olabilen psikopat bir güruh, eylemlerini perdelemek için siyasi söylemleri maske olarak kullanmaktadırlar. Avrupa ülkelerinde bu maskeler belki de Türkiye’nin iç işleri hakkında yorum yapabilmek için gerçekmiş gibi kabul görüyor ama sonuç olarak kendilerinin de zarar gördüğü bu tür eylemlerin kaçınılmaz olduğunu da anlamaları gerekiyor. Beslediğin hastalıklı kitle eninden sonunda içlerindeki şiddet eğilimini ortaya koyacaklar. Sonuçlarına katlanacak olan da sizsiniz. 

Terör seviciliği eskiden beri Avrupa’nın alışkanlıklarından birisidir. Kendi iyilikleri için bundan sonra sevmeseler iyi olur. Biz burada Türk ya da Kürt olarak aynı göğün altında aynı problemlerle kardeş kardeş boğuşuyoruz. Aynı iklim, aynı bitki örtüsü, aynı ekonomik koşullar, aynı konjonktür bizi yüzlerce yıldır birbirimize o kadar yaklaştırdı ki birbirimizden ayırt edilemez hale geldik. Arada bizi birbirimize düşman etmek isteyen kötü niyetliler ve bunlara maşa olma potansiyeli olan şiddete meyyal hastalıklı tipler çıktı fakat istediklerini elde edemediler. Avrupa ülkeleri bu kötü niyetlileri ve maşalarını hoşgörüyle bağrına basmaya devam ettiği sürece sokaklarındaki huzurdan vazgeçmek zorunda kalacak ve böyle haberleri daha çok göreceğiz.

27 Aralık 2022 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir