Nefes Al Be Kardeşim

Minibüse bindiği dakikada telefon zaten elinde, öncesini tahmin edemiyorum. Bindikten sonra da inene kadar kulağından ayırmadığı için konuşmanın süresini de tahmin edemiyorum. Sadece yirmi dakikalık kısmına şahit oldum ve tüm içeriğe hakimim. Genç kızımızın bir adet bilgisayarı bir adet de bilgisayardan anlayan erkek arkadaşı var. Yazılımdan donanıma kadar bilgisayar teknolojisiyle ilgili her konu espriler eşliğinde konuşuldu yol boyunca. Bir minibüs dolusu insan da cebren şahit oldu tüm konuşmaya. Malum-u aliniz minibüsler, otobüslere göre daha küçük taşıtlar olduğu için sesin yayılması daha kolay oluyor. Kuzu kuzu dinledik muhabbeti bir yol boyunca.

Cep telefonuyla konuşma adabımız ne yazık ki henüz oluşmuş değil. İlkokullarda, hayat bilgisi derslerinin müfredatlarına eklendi mi bilmiyorum bu konu fakat hassasiyeti henüz kitleler tarafından fark edilmiş değil. Öksürürken, aksırırken ağzınızı kapatmanız gibi bir şey topluluk içerisinde cep telefonuyla uzun uzun muhabbet etmemek. Adabı muaşeretten.

Sıkıntının kaynağı bence sosyal medyanın fazla kullanılması. İnsanlar artık hususi sayılacak durumlarına başkalarının şahit olmasını umursamıyorlar. Utanma duygusunun azaldığı bir evrenden bahsediyorum. İnsanlar evlerinin, odalarının, eşlerinin, çocuklarının, muhabbetlerinin, yemeklerinin fotoğraflarını çekip internet ortamına yükleyerek bunu bütün dünya ile paylaşmaktan çekinmiyorlar. En özel hal ve durumlarını sergilemekten hicap duymuyorlar. Utanma duygusunun azalması yaşanılan hadiselerin hususiden umumiye doğru geçiş yaptığını gösteriyor. Hayatının her safhasını insanlarla paylaşan, kendine saklaması gereken şeyleri bile paylaşmaktan çekinmeyen insanların hususi konuşmalarını umumi ortamlarda yapmaları olağan bir hadise zira artık hususi diye bir şey yok, her şey umumi.

Telefonla konuşma adabımız oluşmadı, oluşacak gibi de durmuyor. Bu adap oluşacak olsaydı topluluk içinde, her söylediğini diğer insanların duyacağı şekilde konuşmanın dışında da kurallar olacaktı fakat hiçbiri yok. Genel olarak bir edepsizleşmenin varlığı, eldeki hassaların yavaş yavaş kaybolması varken yeni çıkmış bir aletle ilgili adabın oluşması düşünülemez de zaten.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan