Ne Yapıyorsun Evladım Sen?

Ön sayfadaki fotoğrafa baktınız mı? Bakmadıysanız lütfen sayfayı çevirip bir daha bakın. İki genç bir parkta sarmaş dolaş bir halde oturmuşlar. Ne var bunda dediğinizi duyar gibi oluyorum. Bu tür manzaralar bizim için adiyattan hadiseler oldular. Tenha bir sokağa gündüz vakti girerseniz zaten benzeri durumlarla karşılaşırsınız. Gündelik hayatın içerisinde olup biten şeyler bunlar.

Gençler, utanma duygusundan arınmış durumdalar. Kelimelerle ifade etmek gerekirse ar, hayâ, utanma, edep, terbiye… bu tür ahlaki mevzuatın artık yürürlükten kalmış olduğunu görürsünüz. Bugün kalkmış değil, uzun bir sürecin neticesi bu. Daha kötülerini de görme ihtimaliniz var. Utanma duygusunun olmayışı aptal bir kendine güveni de beraberinde getiriyor. Yoldan geçen birisi ikaz edecek olsa alacağı cevap belli: Sana ne?

Evet, bizim de alacağımız cevap ‘sana ne?’. Bizi ne ilgilendiriyor ki bu hadiseyi bu gazeteye taşıyalım, ön sayfadan haber yapalım? Dikkat çekmek istediğimiz bir nokta var da ondan. İçinde yaşıyor olduğumuz Müslüman-Türk toplumu tarih boyunca koruduğu değerlerini artık koruyamıyor, dünya toplumunun parçası olmak uğuruna bunları yok ediyor. Bu resme bakarak yok olup gittiği çıkarımında bulunabileceğimiz birinci değerimiz aile. O fotoğrafta bulunan genç kız yarının annesi olacak, çocuklar yetiştirecek. O genç kızı utanma duygusundan arındırdığınız zaman yetiştireceği çocuklar da aynı duygudan arınmış olacaklar. Nikâh akdi olmaksızın kurulan ilişkileri normal gören o genç kız yarın anne olduğu zaman da çocuklarının bu türlü ilişkilerin içerisinde bulunmasını normal görecek. Bu şekilde düşünen insanların sayısı arttıkça aile kurumu da kökünden sarsılmış olacak. Biz de artık gece gündüz karşısından ayrılmadığımız aptal kutusu televizyonların özendirdiği Avrupa-Amerika toplumlarına benzeyeceğiz. Yüksek boşanma oranları, nikâhsız ilişkiler, gayrimeşru çocuklar, sınırsız bir kendine güven duygusuyla ve fakat hayâdan arındırılarak yaşanan hayatlar… Bizim memleketimizde kısmen gerçekleşmiş olan ve henüz tamamlanmamış olan bir süreç.

Küreselleşme dediğimiz süreç bütün dünyayı birbirinden farkı olmayan insanlarla doldurmak istiyor. Para harcadıkları sürece ahlaki değerlerinin olup olmaması önemli değil, hatta olmazsa daha iyi olur. Bunun için her toplumun kendine özgü değerlerini terk edip dünya ile entegre olması gerekiyor. Bizim milletimizin yüzlerce yıldır muhafaza ettikleri ahlaki, manevi, milli, dini… değerler de küresel toplumla birleşmek uğruna yok oluyor. Bu birleşmeyi sağlayabilmek, değerleri terk etmek için toplumun temel taşı olan kadını yani anneyi ikna etmek gerekiyor. Modayla, magazinle, televizyonla, sosyal medyayla, tüketim kültürüyle zehirlenen o kadın zehirlenmiş çocuklar yetiştirip süreci hızlandırmaktadır. O fotoğrafta gördüğünüz sıradan hadisenin kahramanı zehirlenmiş olan o genç kız. Utanmadan, hayâ etmeden bir erkekle sarmaş dolaş olabilen o müstakbel anne…

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan