Kul Vahap Salt

Dün Malatyamızın yetiştirdiği birçok kıymetli insan olduğundan bahsetmiştim. İlk aklıma gelen Kul Vahap Salt oldu. Bu yaz kaybettiğimiz Vahap Amca’nın henüz acısı taze olduğundan, onunla ilgili henüz bir şey yazmamış olduğumdan ilk aklıma gelen o oldu sanırım.

Kul Vahap, onlarca baskı yapan kitapları olan ya da antolojilerde kendine yer bulmuş bir şair değildi. Bunun sebebi modern zamanların ahlakına uygun olarak hızlı tüketilen ürünler servis etmemesiydi. Kendisi zaten başlı başına bir kitaptı ve ondan faydalanmak isteyenlerin yapacakları ilk şey onunla bir yerlerde karşılaşmak, sohbetinden istifade etmek olacaktı. Vahap Amca, işitme konusunda problem yaşadığı için zaten sizin onunla konuşacak çok şeyiniz olamazdı da, o anlatırdı siz dinlerdiniz. Her konuda yazmış olduğu şiirleri vardı, binlerce mısralık külliyatı evindeki defterlerinden çok kafasındaydı. O deryadan birkaç damla edinebilmek için kütüphanelerce kitabı da tarasanız, internette dünya kadar arama da yapsanız boştur. İşin kaynağına inmeniz, Kul Vahap’ı canlı olarak dinlemeniz gerekirdi. Ne mutlu bana ki az da olsa o kaynaktan birkaç damla dahi olsa nasiplendim.

Vahap Amca’nın şiirlerini toplumun tüketimine açmak için bir şeyler yapılması gerektiğini düşünmüştüm bir zaman. Kent Konseyi Genel Sekreteri’ne açtım meseleyi, olumlu karşıladı. Sonra sıra Kul Vahap’a durumu anlatmaya, şiirlerini yazdığı defterleri alıp çözümlemeye geldi. Vahap Amca’ya düşüncelerimi yazarak anlattım. Yazdıklarımı okudu, elimi tuttu, bunlara gerek yok der gibi gülümseyerek baktı yüzüme. Defterlerini edebiyat fakültesine vermiş, ne yapılacaksa artık. Böylelikle benim planım da suya düşmüş oldu. İyi de oldu. Bugünün toplumu değerlerini hızlı tüketim maddesi olmaktan çıkarana kadar da Kul Vahap’ın şiirleri yayınlanmazsa olur. Tvit atılmamış, feysbukta kısa süreliğine beğeniye açılmamış olur şiirler.

Kul Vahap’la çarşıda bir yerlerde rastlaşmanız mümkündü. Elini öpüp hayır-duasını alırdınız. Öyle sıradan bir hayır dua da olmazdı. Gözlerinizin içine bakar, can-ı gönülden iyiliğinizi dileyerek hatrınızı sorardı.  Bir yerde oturuyorsanız, oturduğunuz mekânın hediyesi de dilindeydi: Uzunca bir dua ve akabinde Fatiha. Şimdi Vahap Amca’da Fatiha bekliyordur sevenlerinden. Bu yazıyı okuyanlardan bilhassa.

Sıcak bir Eylül günüydü Kul Vahap’ın vefatını öğrendim. Ulu Cami her öğlen o kadar kalabalık oluyor mu bilmiyorum. Kalabalık bir sevenler grubuyla defnettik Vahap Amcamızı. Geride her zaman mütebessim çehresi kaldı muhayyilemizde. Allah mekânını cennet etsin.

Şair, milletlerin konuşan dili,

Meyi aşk bezminin vuslat menzili

Bab-u tasavvufun tokmağı dili

Ne fayda onların kadri bilinmez

Bakın Necip Fazıl, Akif, Yunus’a

Servetleri çarık, kalem ve asa

Tarihte var nice şüera nisa

Ne fayda onların kadri bilinmez

Not: Bu şiir Kul Vahap Salt’a ait. Bir şiir okumasını rica etmiştim, Allah razı olsun kırmadı beni bunu okudu, ben de cep telefonumla videoya aldım. Ortam seslerinden dolayı çözümlemesini tam olarak yapamamış olabilirim, bu konuda affınıza sığınıyorum lakin ‘Ne fayda onların kadri bilinmez’ mısrası tam olarak anlaşılıyor.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan