Karamazov Kardeşler [Dostoyevski]

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, kitap çok kalın. Normal bir koltukta oturarak okunabilecek gibi değil. Ancak masada oturmalı insan, yine de rahat okunamıyor. İki cilt olarak basılmış olmalıydı ya da ben iki cilt olarak basılmış olanını tercih etmeliydim.

Edebiyat tarihinin en meşhur romanlarından birisi olan Karamazov Kardeşler 1880 yılında yayınlamış. Yüz elli yıla yaklaşacak ve okunmaya devam ediyor. Yazarın en bilinen eseri de bu olsa gerektir. Gençlik yıllarımda Dostoyevski’nin hemen her kitabını okuyup bitirmişimdir. Bu siteyi yaptığımdan beri hiç Dostoyevski okumamışım. Bu ilk oluyor. Yeniden, eskiden okuduğum kitapları okuyup not çıkarmak isterim fakat hayat ne kadar kısa. Daha okunacak yeni kitaplar varken eskiyi okumak da… Ne bileyim.

Karamazov’lar üç kardeş ve bir baba. Bir de gayrimeşru kardeşleri olduğu iması olan uşak var. Her şey ılık bir Ağustos sonunda başlıyor. Kardeşler ve baba bir araya geliyorlar ki büyük oğlanla baba arasındaki husumet giderilsin. Bütün roman bu husumetin üzerine kurulmuş zaten. Toplantı başarısızlıkla sonuçlanır. Ertesi gün Karamazovların en küçüğü kardeşleri ve babasının ve birkaç diğer kişinin arasında dolaşarak bir sonuca ulaşmaya çabalar. Bir yerde çocukların kavga ettiğine şahit olur ve bir çocuk ona taş atar. Büyük abisinin eski nişanlısına, soylu ve fazla heyecanlı bir kadına uğrar. Taş atan çocuğun evine gider. Ortanca kardeş olan ağabeyi ona “Büyük engizisyoncu” adında dikkate değer bir hikaye anlatır.

“Zavallı bir yaratık olan insanoğlunun baş derdi, kendilerine doğuştan bağışlanan özgürlükten sıyrılıp bunu bir an önce başkalarına devredebilmektir. Özgürlüklerini vicdanlarını huzura kavuşturana pekala teslim edebilirler.”

Ertesi gün ortanca kardeş evi terk edip Moskova’ya gitmeye karar verir. Bu durumda baba evde savunmasız kalacaktır. Aynı gün küçük kardeşin hamisi olan rahip ölür, uzunca bir konuşma yapıp hayat hikayesi ile fikirlerini anlattıktan sonra ruhunu teslim eder. Ertesi gün defnedilir. Üç gün sonra da küçük kardeş manastırdan ayrılır. Ne etti? Bir hafta. Topu topu bir hafta – on gün içinde geçer tüm olaylar. Büyük kardeş babayı öldürmeyi planlar. İsimleri yazmak zor geliyor. Rus edebiyatında isimler çok sıkıntılı. Ben kitaba başlarken bir kağıda not ederim tüm isimleri. Rusların isimlerinin yapısı şöyle, önce isim, sonra baba ismi sonra da aile ismi. Fyodor isim, Mihayl babasının adı, Dostoyevski de ailesinin adı. Sonra isimlerin değişik formları var. Bu açıdan isimleri buraya aktarmak istemedim.

Kitapta inanç üzerine söylenenler dikkatimi çekti. İsa’nın yanındaki Foma’nın İsa’ya inanma sebebi yanında olması değil inanmak istemesidir gibi bir şey söylüyor bir yerde yazar. İnsanın inanmak istemesi inanması için tek sebep. Görse bile inanmak istemezse inanmaz yani. Bir yerde de ortanca kardeş görünen evrendeki kısıtlardan yola çıkarak inanma-inanmama olayına giremeyeceğini söylüyor. Bu kadarına kafam çalışmıyor diyor. Büyük engizisyoncu da ayrı bir güzel hikaye bu arada.

1025 sayfalık eserin basımını İş Bankası Yayınları yapmış, çeviri Nihal Yalaza Taluy’a ait. Yazar: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir