İstişare Kültürü

Osmanlı Devleti’nin en uzun süre yaşayan padişahı Orhan Gazi’dir. Öldüğünde 81 yaşındaydı. Tahta çıkma yaşı da olgunluk zamanlarına tekabül eder. Kendisi gibi babası Osman Gazi’de, oğlu Murat Hüdevandigar da olgunluk çağlarında tahta çıkmış ve uzun süre hükümdarlık yapmışlardır. Ta ki Yıldırım Beyazıt’a kadar. Yıldırım tahta çıktığında 29 yaşındaydı ve ceddi gibi devlet işlerinde tecrübe kazanmamış, olgunlaşmamıştı. Genç yaşta kazandığı büyük başarılar yüzünden de kendine güveni had safhaya varmış cengâverliğine ek olarak kibir özelliğini de taşımaya başlamıştı. İstişare’ye önem vermiyor, etrafındakilerin sözünü dinlemiyordu. Kimseye ihtiyacı olmadan Kosova savaşında ‘yıldırım’ unvanını almış, Karamanoğulları’nı sindirmiş, Niğbolu’da haçlıları dize getirmişti. Timur tehlikesi Anadolu’da baş gösterdiğinde vezirlerinin tavsiyelerini dinlememiş, yangına körükle gitmiş ve işi savaşma seviyelerine kadar taşımıştı.

Osmanlı’nın ilk zamanlarında bir aşiret kültürünün varlığı kendini belli ediyor. Osman Gazi Selçuklunun bir uç beyiydi. Moğollara vergi veriyor, etrafındaki büyük beyliklerle iyi geçinmeye çalışıyordu. Bir oğlunun ismini Hamit koymuştu ki Hamitoğulları Beyliği’ne saygısını ifade etmiş olsun. Bir oğlunun ismi Moğolların Anadolu valisi Çoban’la aynı ismi taşıyordu. Bir karar alırken etrafındaki beylerle istişare ediyor, ona göre davranıyordu. Orhan Gazi de aynı yolu izledi. Bu dönemde Çandarlı Halil’in tavsiyesi ile devlet hazinesi kuruldu, daha sonra yine aynı vezirin fikriyle 1. Murat döneminde Yeniçeri ocağı kuruldu. Bu yapılanma uzun yıllar boyunca devleti güçlendirdi, rakiplerinden üstün kıldı. Hepsi istişare kültürünün ve başkalarının fikirlerini dinlemenin ürünü. Dönemin padişahlarının uzun ömürlü olmaları, olgunluk çağında tahta geçmiş olmaları da bu kültürü benimsemelerinin önemli bir etkeni olmuştur.

Yıldırım Beyazıt Timur’la savaşın eşiğine gelmişken bile vezirleri bu savaştan dönmesini tavsiye ediyorlardı. Neticede karşıdaki ordu oldukça kalabalıktı ve savaş stilleri Osmanlı’yı Bizans’a karşı üstün kılan stratejilerden pek de farklı değildi. Üstelik ordunun içindeki bazı unsurların da güvenilirlikleri tartışmalı idi. Padişah henüz 40 yaşındaydı ve mazisi şanlı zaferlerle doluydu. Söylenen sözleri dinlemedi. En azından düşman henüz Çubuk Ovası’na yerleşmeden baskın verelim diye tavsiyede bulunanları da tersledi. Gururu buna müsaade etmiyordu. Neticede bu söz dinlemezliği Yıldırım’a Osmanlı Tarihi’nin en trajik sonunu hediye etti. Esaret altında kahrından öldü. Bazı tarihçiler intihar ettiğini bile söylerler. Yıldırım’ı sona getiren olgunlaşmadığı bir yaşta tahta çıkması, galibiyetleriyle kibirlenmesi ve istişareye önem vermemesi oldu.

Ankara Savaşı sonunda Osmanlı Devleti parçalandı. Çeşitli hükümdarlar değişik topraklarda uzun süre hükümran oldu. Çelebi Mehmet ülkeyi toparlayana kadar karışıklık sürdü. Neredeyse İstanbul’u fethedecek Osmanlı’yı bu kayıp yüz yıl geriye götürdü. Bu kaybın bütün sebebi istişare kültüründen uzak, söz dinlemeyen, toy bir yöneticiydi.

Tarih tekerrürden ibarettir. Ders çıkaranlar tekerrürün önüne geçerler. Bu büyük kayıptan çıkarılması gereken ders; istişare kültürünü terk etmemek olmalıdır. Gençlerin her zaman kendilerinden daha tecrübeli olan insanların fikirlerine ihtiyaçları vardır. 1. Murat şehadetinden önce savaş alanında gezerken düşman tarafından ölenlerin hep genç olduğunu görüp etrafındakilere sorar: “Neden hiç ihtiyar yok aralarında”. Cevap ibretliktir: “Aralarında ihtiyarlar olsa bu hale düşerler miydi?” .

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

4 thoughts on “İstişare Kültürü

  1. Eline, kalemine sağlık. Çok güzel ifade etmişsin. Timur ve 1.Beyazıd arasındaki savaş, aynı zamanda Türk Tarihi’nin en önemli dönüm noktalarından birisi olmuştur. Şayet iki güç, iki hükümdar, bir araya gelebilmiş olsalardı, Avrupa’nın bir başından girip, öbür başından çıkarlar, karşılarında da kimse duramazdı. Dünya Tarihi bambaşka olurdu. Bugün dahi, herşey Türklerden sorulur; insanlık bu kadar rezil bir duruma düşmezdi. Ne diyelim? Geçmişe mazi…

  2. Teşekkür ederim,
    Türk Tarihi bunun gibi onlarca örnekle dolu. Bir ortamda birleşmeden bahsediliyorken itiraz ettim. Ben Türk’üm, tarihte onlarca devlet kurmuş atalarım ama hiçbir birleşme yok. Birleşme benim genlerimde yok. Ne yazık ki bundan sonra da olacağı yok.
    Saygılar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir