İslam’ın Beş Şartı

İslam’ın şartını beş olarak kabul etmemizin sebebi Peygamberimizin bir hadisidir ki biz farklı hadislerden yola çıkarak kendimize çok farklı beş şartlar oluşturabiliriz. İslam’ın beş şartının savm, salat, oruç, zekât ve kelime-i şehadet diye bilinmesi bir indirgemedir geçen hafta bahsettiğim gibi. Aslında şartlar beşten fazladır ve bazı şartlar çok daha kapsayıcıdır. Gelin İslam’ın beş şartını yeniden oluşturalım.

  1. Şart: Ahlaklı olmak: Ahlak kavramını nedir diye anlatmaya kalksak sayfalar yetmez fakat ne değildir diye birkaç örnek verirsek daha verimli olur diye düşünüyorum. Diğer beş şartla karşılaştırma yaparak söyleyelim. Helal ve haramlara dikkat etmek ahlakın bir gereğidir. Bir Müslüman için en temel şartlardan birisi helal ve haramlara dikkat etmektir. Başkasının hakkına girmemektir. Başkasının hakkına giren birisi namazını kılsa da orucunu tutsa da diğer şartların hepsini yerine getirse de tam manasıyla Müslüman olamaz. Hak yiyenin namazı olmaz, başkasını rahatsız edenin orucu olmaz, haram parayla yapılan hac anlamsızdır, karşılaştığı hadiselerde davranış şeklini İslam’a uygun mu değil mi diye düşünmeden belirleyen kimsenin şahadeti şahadet değildir, zekat verirken iyilik yaptığını düşünen kimsenin zekatı da geçersizdir. “Din güzel ahlaktır” hadisi bu şartınızın dayanak noktası olabilir fakat Peygamberimizin bu kavramla ilgili çok daha fazla hadisi vardır. Kıyamet kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikin hadisi mesela Müslümanın hangi durumda nasıl davranması gerektiğinin yani Müslüman ahlakının en güzel örneklerinden biridir.
  2. Şart: Vicdanlı olmak: Bu da bencilliğin, egoistliğin karşıtıdır. Bencil olan kimsede vicdan olmaz. Merhamet duygusunu yitirmiş kimseden de Müslüman olmaz. İslam’ın en temel ikinci şartının da vicdanlı olmak olduğunu söyleyebilir yine Peygamberimizin bir çok hadisini de delil olarak gösterebiliriz. Cennetin anahtarının yoksul ve fakirleri sevmektir diyen hadis vicdanlı olmaya örnektir. Acı çekenleri, ezilenleri görüp yardım eli uzatmıyorsanız, uzatamıyorsanız bile onlar için gözyaşı dökemiyorsanız vicdanlı değilsiniz. Ağlayamayan insan Müslümanlıkla bağlarının zayıf olduğunu bilip kuvvetlendirmeye uğraşmalıdır.
  3. Şart: Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapmamak. Bu şart insanların huzur içinde bir arada yaşamaları için en gerekli olan davranış şeklidir. Toplumsal huzurun ve barışın oluşması için yapılması gereken budur. Kendinize yapıldığında kıyamet koparacağınız bir davranışı yapmaya devam ediyorsanız Müslümanlığınızı sorgulayın. Bu şartımızın kendisi de bir hadistir. Peygamberimiz bir hadisinde bu sözü Hz. İsa Aleyhisselam’a dayandırmıştır.
  4. Şart: Nezaketli olmak: Bu şartı ahlakın içinde değerlendirmemiz gerekiyordu fakat önemine binaen ayrı bir şart olarak yazdım. Müslümanın örnek olması gerekir ve bu örnekliğini zarafetle yerine getirmelidir. Kaba-saba insanların dünya ölçeğinde İslam’ı temsil ettiklerini görüyoruz. İslam deyince gayrimüslimlerin aklına bu kaba saba tipler geliyor fakat bizim dinimiz zarafet-nezaket dinidir. Peygamber Efendimiz hayatı ile nezaketin örneğini vermiştir bütün dünyaya. Biz de bu dinin mensubu olarak yumuşak huyluluğu, nezaketi, zarafeti sürdürmeliyiz ki gerçek Müslüman, gerçek Muhammedi olabilelim.
  5. Şart: Başkasını kınamamak: Bir insanın başkasını kınamaya başlaması için önce kendini kınamayı bitirmesi gerekir. Kendini kınamayı bitirmemiş bir insanın başkasını kınaması boş laf konuşmaktan öte bir şey değildir. Mevlana’nın bir hikâyesi bu şartı çok güzel açıklıyor. Babasıyla teheccüt namazına kalkan çocuk camdan dışarıya bakarak: “Hiçkimsenin ışığı yanmıyor, ne vardı kalkıp teheccüt kılsalardı” diyor. Babası cevaben: “Keşke sen de kalkmasaydın da başkalarını kınamasaydın” diyor. Konu İslam olduğunda herkesin din alimi kesildiği bir zamanda yaşıyoruz. Hep başkalarını kınamak üzerinde yürüyor alimliğimiz. Ramazan gününde tuttuğumuz orucu korumaya-muhafaza etmeye uğraşacağımıza oruç tutmayanlara bakıp onları kınıyoruz. Namaz kılmak için gittiğimiz camide başkalarının namaz kılış şekline bakıp onları kınıyoruz. Kınayacak birini mutlaka buluyoruz kendimizden başka. Kendisini kınamayan başkasını kınayamaz. Başkasını bu denli kınayan kimsenin İslam’la bağları zayıftır.

Bütün bu beş şart için onlarca ayet ve hadis bulabiliriz. Okurken eminim sizin de aklınıza geldi ilgili ayet ve hadisler. İndirgemeci yaklaşım dinimize zarar veriyor. İslam’ın şartları beşe indiremeyeceğimiz kadar çoktur. Ben çok kapsayıcı bir beş şart oluşturmak istedim burada fakat bu bile yeterli değil zannımca.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir