Dünya nüfusu azalacak

Elimizdeki telefonlar vasıtasıyla bizden sürekli veri toplayan bir mekanizma var. Bu telefonlarla biz, kişiliğimizle ilgili birçok ipucunu “büyük veri” tüccarlarına fütursuzca veriyoruz. Bu telefonu elinde tutan kişi kimdir, ne yer ne içer, nasıl harcar, ne düşünür gibi telefon sahibinin kişiliğiyle ilgili tüm veriler sayısallaştırılarak veri toplama merkezine aktarılıyor. Burada yapay zekâ tarafından büyük bir tasnif faaliyeti yapılıyor. Yüzlerce sınıflandırması var yapay zekanın. Yaşa göre ayrı, cinsiyete göre ayrı, tercih ve zevklere göre ayrı sınıflandırmalar yapılıyor. Aslolan tabi ki harcama davranışları. Yapay zekâ bir yandan insanları harcama davranışlarına göre sınıflandırırken bir yandan da duygularını dışa vurma şekillerini sayısallaştırıp veriye dönüştürerek manipülasyon yollarını bulup çıkarıyor. Ona göre de yeni ürünler sürüyor piyasaya ya da yeni siyasi oyuncular mesela. Oy verme davranışlarının manipülasyona tabi olmadığını düşünüyorsanız safsınız demektir. 

Benim anlatacağım konu yapay zekanın insanları nasıl yönettiği değil bugün. Bugün daha uzun vadede, yapay zekanın nasıl işleyeceğini anlatmaya çalışacağım elimden geldiği kadar. Uzun vadede, bu sınıflandırmalar önemli bir kitlenin aslında harcama davranışları açısından verimsiz olduğunu ortaya koyacak. İstenildiği gibi harcamayan, istenildiği gibi davranmayan milyarların varlığı ortaya çıkacak. Bu kitle harcama yapacak gelire sahip olmayan, üretime de bir şekilde dahil olamamış bir sınıf olarak görüntülenecek ve hatta görüntülenmeye başladı bile. 

Bize iktisat derslerinde üretim faktörleri emek, sermaye ve doğal kaynaklar olarak anlatıldı. Kapitalist sistemin nihai amaçlarından birisi de emek faktörünü tamamen ortadan kaldırmaktır. Emek olmazsa ücret olmaz, ücret olmazsa kar maksimizasyonu sağlanır, basit bir ifadeyle. Makineleşme, emeğin varlığını minimal seviyelere indirmiş durumda. Yapay zekanın yükselişi ile birlikte birçok iş kolu artık gereksiz hale gelecek ve ne emeğinin kıymeti olan ne de harcama davranışları yeterli seviyede olan bir kalabalık çıkacak ortaya. Böyle bir kitle tabi ki makineleşme ile birlikte yıllardır var fakat yapay zekanın adaletten yazılıma, tıptan üretime kadar her alana girmesiyle birlikte bahsettiğim kalabalık dikkat çekici sayılara ulaşacak. 

İnsanların sınıflandırılması harcama davranışları temelli olarak yapılıyor sürekli. Ellerimizdeki telefonlar yedi gün yirmi dört saat bizim harcama potansiyelimizi bir yerlere aktararak insan denen canlıyı sayısal birkaç koda dönüştürüyor. Bu işlem esnasında sisteme hiçbir katkısı olmayan ya da çok az katkısı olan bir kalabalık çoktan beridir dikkatleri üzerine çekmiş durumda. Tabiat boşluk kabul etmez derler. Bu bahsettiğim sistem de boşluk kabul etmediği için işlevsiz olan bu topluluğa uzun zamandır göz dikmiş durumda. Dünya nüfusunun benim bilmediğim fakat yapay zekanın öngördüğü bir rantabl sayısı var. Nüfusu bu seviyelere çekebilmek için sistemden beslenenler acımasızca önlemler alacaklar ve insan sayısı istenen seviyelere inecek. 

Kafamdaki sayı 500 milyon. Bu, dünyanın üretim-tüketim döngüsünü çok iyi sağlayabilecek bir sayı. Sistemden beslenenler, bu kadar büyük bir kırımın nasıl olacağıyla ilgili sürekli çalışmalar yapıyor. Doğum kontrolünden salgın hastalıklara, savaşlardan (belki de) depremlere kadar insan nüfusunun istenen seviyelere çekilmesi için yapılabilecek her şey masaya yatırılıyor. Deprem hadi neyse de, Covid19 salgınının kendi kendine başladığını düşünüyorsanız hakikaten safsınız demektir. Laboratuvar ortamında üretilen virüslerin yayılması denemesinden başka bir şey değildi bu salgın ve sadece bir denemeydi. İşlevsiz yığınlar yok edilecek ve sadece sisteme her yönüyle uyumlu olanlar yaşama hakkını elde edebilecekler. 

Elinizde tuttuğunuz şey sadece bir telefon değil. Yaşadığımız şu büyük veri çağında o telefonlar sayesinde birer rakama dönüştüğünüzün farkında olun lütfen. Yapıp ettikleriniz, verdiğiniz oy, satın aldığınız ürün ve aklınıza gelmeyecek bir nice şey o telefon vasıtasıyla veri tüccarlarının eline düşüyor ve sonrasında işlevsellik sınavına tabi tutuluyorsunuz, farkında olmaksızın. Sisteme katkı sunanların yaşayacak olduğu, katkı sunmayanların ise yok olmaya mahkûm olacağı bir gelecek, bu verilerin analizi ile ortaya çıkmaya başladı. Dünya nüfusunun azaltılması eski bir projedir fakat ayak sesleri yeni yeni geliyor kulağımıza. Gözleriniz medyada olsun, yeni salgınlar, yeni savaşlar, yeni iklim değişikliği felaketleri size dünya nüfusunu azaltma projesini hatırlatsın. 

6 Temmuz 2023 Net Haber yazım

Author: mehmetzeki

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir