Çiçek

Akşam eve geldiğimde oturma odamda küçük çocuğuma bir şeyler anlatan yabancı bir adama rastlıyorum. Adamın kim olduğunu bilmiyorum, çocuğumla ne konuştuğunu, ne kadar konuştuğunu, hangi fikirleri anlattığını da bilmiyorum. Uzunca bir süre belli bir konuda çocuğun şu sıralarda oluşmakta olan karakterine ve fikir dünyasına etki etmiş olması muhtemel. Kötü olan çocuğu risk altında bırakmamla birlikte bu riski kendi ellerimle yüklemem çocuğumun üzerine. Neticede o adamı evimin kapısından içeriye sokan benim.

Kanalı değiştiriyorum. Başka bir kanalda çizgi film var. Çocuk hipnotize olmuş gibi izlemeye devam ediyor. Bu hipnotizma halini görünce aklıma eskiden duyduğum ve mantıklı bulduğum 25. kare tekniği geliyor.  Sinema yapımcıları saniyede 24 kare yerine bilinçaltınıza mesaj verebilecekleri bir kareyi de ekleyerek saniyede 25 kare gösterebiliyorlar. Gözlerimiz bu kareyi seçemiyor tabi ki fakat bilinçaltımıza giriyor verilen fikir. Bizim yetişkinler olarak karakterimizdeki değişebilecek miktarlar sınırlı, fakat çocuklar için farklı bir durum söz konusu. Yukarıda dediğim gibi karakterlerin oluştuğu ilk altı yaş dönemi çok kritik. Bu çizgi filmi yapanların aralara şiddet, müstehcenlik ya da başka türlü şeyleri yerleştirmedikleri ne malum? Yetişkinlere daha fazla tüketmeleri için aralarda reklam gösterilmesi, çocukların kişiliklerinin gelişme safhasında karakterlerinin istenilen yönde değiştirilmesi, sigara gibi, içki gibi kötü alışkanlıklara yönlendirilmesi mümkün. Hiçbiri yoksa bile insanı tembelliğe sevk ediyor, reklamlarla da tüketime. Çizgi filmin sonunda yapımcıların ismi geçiyor. Abraham, Shalom, Jacob ve benzeri isimler. Yine mi sen Abraham diye geçiriyorum içimden.

Kapitalizm, modernizm, emperyalizm artık adına ne derseniz dünyayı domine etmiş durumda. Evlerimize kadar da çok güzel bir şekilde giriyorlar. Siyonizm, diğerleriyle aynı silahları kullandığı yetmezmiş gibi ateşli silahları da kullanıyor insanları baskı altına almak için. Görünen o ki abartıyor bunu yaparken. Biz Yahudileri gözümüzde fazla büyütüyoruz. Dünya genelinde hatırı sayılır bir lobilerinin olduğu gerçek. Fakat başarıları zekâlarından değil birlikte hareket etme kültürlerinden ve tabi eğitime verdikleri önemden ileri geliyor. Yine de bir noktayı atlıyorlar. Silah teknolojisini geliştirip Filistin’e bomba yağdıracaklarına sinema teknolojisini geliştirip her Filistinlinin evine bir televizyon soksalar ve izlenme oranlarını artırsalar silahla elde edebileceklerinden çok daha fazlasını elde edebilirler. Sadece Filistin değil hâkim olmak isteyebilecekleri tüm coğrafyaya aynı metodu uygulayabilirler. Size kurşun sıkana siz de kurşunla mukavemet edebilirsiniz ama sizin evinize kadar televizyonlarla girene mukavemet etmeniz mümkün değil. Evimize gelen düşmana çiçek sunuyoruz, kimsenin kimseye kurşun sıkmasına gerek yok artık. En değerli varlıklarımızı, çocuklarımızı sunuyoruz çünkü onlara.

Ana fikir: Size çiçek verene siz kurşun sıkmayın.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir