Bana Hizmet Etmeyin Lütfen!

Üzerinize afiyet sağlık, birkaç gündür üşütmüşüm, yorgan döşek yatıyorum. Bol bol su iç, istirahat et dediler. Ben de başucumda bir şişe su, deliksiz uyumaya çalışıyorum. İstirahatimi seçim kampanyası yürüten minibüsler haricinde bozan kimse yok. Ara sıra kapımın önünden anlaşılmaz birkaç söz, birkaç müzikle birlikte bu tarz minibüsler geçiyor. Bana hizmet edeceklermiş. “Belli nasıl hizmet edeceğiniz” diye geçiriyorum içimden. İçimden geçirdiğim başka şeyler de var fakat buraya yazarsam uygun olmaz. Uykudan her kalkışımda bol bol yâd ediyorum gelip geçenleri; ama hayır ama şer. Siz tahmin edersiniz.

Bana hizmet etmek için sizi bu kadar heyecanlandıran etken de nedir acaba diye sorsam, bin tane riyakâr cevap işitirim ama bir tane samimi cevap bulamam. Bana hizmet edip rahat edecekler. İki üç senede bir kanları kaynıyor, hizmet edesileri geliyor. Sonra ne arayan var ne soran. Çok halsizim, fena üşütmüşüm. Bana bir sıcak çorba kaynatsanız, bir bardak su getirseniz? Yok, hayır öylesine hizmet değil. Nasıl hizmet edeceklerine kendileri karar verecekler. İnşaat ruhsatı verecekler örneğin, ben de rahat edeceğim. İyi de bana ne faydası var sizin verdiğiniz ruhsatların? Sen anlamazsın otur yerinde. Oturdum.

Bir insan bir diğerine hizmet etmek için kendisini bu kadar paralar mı? Ben yapmam mesela. Tanımadığım birine hizmet için bas bas bağırmam. “Terliklerini getirip ayağına giydirmek istiyorum Bey Amcaaa!”  Bey Amca en makul şekilde şöyle cevap verebilir: “Bağıracağına getir de giydir, boyun devrilmesin.” Bin defa sana hizmet edeceğim diyeceğine bir defa hizmet etsen tercih sebebidir. Hem sen deli misin? Türkiye çapında aday adayından adaya kadar binlerce insan var sadece hizmet etmek istediğini iddia eden. Bu kadar iyi niyetli insanımız var da bizim halimiz niye böyle? Her biri bir ucundan tutsa memleketin, ayağa kalkarız. Bu işte bir riyakârlık var ama nerede?

Hiçbiri doğru söylemiyor. Nereden mi belli? Hastası var, çocuğu var demeden mahalle aralarında dolaşan minibüslerden belli. Beni zerre kadar umursamadan bana hizmet edeceğini söylüyorsun. Bununla ilgili Ezop’tan Andersen’e kadar bir çok değerli büyüğümüzün hikâyeleri var. O kurt o kuzuyu yiyecek. Nasıl, ne şekilde yiyecek bilmiyorum. O tilki o peyniri elde edecek. Gerekirse bağıra bağıra “Senin iyiliğini düşünüyorum sevgili karga, sana hizmet edeceğim” diyecek ama neticede o peynir yenecek. Kimse kimseye hizmet etmeyecek.

Bencilliğin zirvede olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Kendi adıma karanlıkta yanacak bir mum gibi tüm adaylara seslenmeden önce sana sesleniyorum sevgili okuyucu. Beni tasdik et, en azından gürültü patırtı kesilsin. İki senede bir altı ay kesintisiz müzik yayını insanda ruh sağlığı bırakmaz.

      Sevgili aday,

       Birbirimizi kandırmayalım. Sen hizmet etmek istemiyorsun. Ben de hizmet görmeyeceğimi biliyorum. Şu sesi lütfen kapatır mısın? Uyumak istiyorum!

Sevgiler, Mehmet.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir