Zammın Cebe Yansıması

Dün ekmeğe zam suya zam, bir hava kaldı demiştim. Zam yapılan kalemlerin kimin cebine nasıl yansıdığını düşünmek lazım önce. Dar gelirli bir hanenin günde dört ekmek tüketmesi halinde ekmeğe yapılan on kuruşluk bir zamdan aylık etkilenme miktarı 12 lira. Suya yapılan zammın da cebe 12 lira olarak yansıdığını düşünürseniz bu miktar 24 lira olacak. Kuruşlar liraya dönüyor. İki kalemde daha böyle artış olsa ayda 890 lira geliri olan bir ailenin bütçesine yüzde 6 civarında yansır. Çok küçük rakamlardan bahsediyoruz ama yansıması yüzdeye vurulduğu zaman yükseliyor. Ücretlerin aynı oranda artmadığını düşünürseniz bu zammın diğer adının da fakirleşme olduğunu görürsünüz.

Dar gelirli olmak kolay bir iş değil. Geçenlerde otobüste üç kişinin kendi aralarındaki sohbetine ister istemez tanıklık ettim. İçlerinden birisi ‘bu asgari ücret belimizi büktü’ diyordu. Bu adam toplumun şanslı kesimlerinden bile sayılabilir zira asgari ücreti dahi elde edemeyenler var. Biz yine de asgari ücretlinin üzerinden düşünelim. Bu adam her gün işine gidip gelmek zorunda ve otobüs masrafı Malatya şartlarında ayda 100 liranın üzerinde. Büyük ihtimalle kira ödemek zorunda. Gıda masraflarını da eklediğiniz zaman hayatını sadece sürdürüyor, çalışıp o parayı eve getirmek dışında herhangi bir aktivitesi olamaz. Kitap okuyamaz, sinemaya gidemez, eğlenceye zaman ayıramaz, kişisel sermayesini artıramaz. Bunları ya kırk yılda bir yapar ya da yapmak için borca girer.

Dar gelirlinin evliliği de zordur. Yaşı yirmileri, otuzları geçtikten sonra bile düğün yapacak parayı zor toparlar ya da toparlayamaz. Onun gelir seviyesini kabul edecek bir gelin adayı zor bulur ya da bulamaz. Çocuk sahibi olduktan sonrasını ise sormayın. O çocuğun masraflarının asgari ücretlerle karşılandığını, o çocuğun büyüyüp okula başladığını düşünürseniz hadise en çetrefilli fizik ya da matematik probleminden daha zor hale gelir.

Hal böyleyken bir zammın yapılmasını düşünenler o zammın yansıdığı cepleri düşünmelidirler. Orta ya da yüksek gelir grubunda birisinin ekmeğinin fiyatını iki katına suyunun fiyatını da dört katına çıkarsanız da bu zammın bütçesine etkisi diğer vatandaşın yediği tokatla kıyaslanınca fiske seviyesinde bile değildir. Devlet ya da diğer idari kuruluşlar vergi-zam vb. konularda verecekleri ya da onaylayacakları kararları dar gelirlinin penceresinden bakarak yorumlamak zorundadır. Aksi halde idareye para gelir gelmesine ama kimisi malından verir kimisi canından. Bunun vebali de az bir şey değildir.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan