Struma [Halit Kakınç]

Aylardır İsrail katliam yapıyor. Almanların Yahudilere yaptığı katliamın kat kat fazlasını yapıyorlar ve yapmaya devam edecekler. Dünyanın bir köşesinde sinsi, şımarık bir çocuk var ve etrafına sürekli zarar veriyor. Amerika ve modern dünyanın kör-sağır-dilsiz taklidi yapıyor olması ortadaki zalimliği değiştirmiyor. Yıllarca edebiyatla, sinemayla ve ellerine geçirdikleri her enstrümanla dünya tarihi boyunca Yahudilerin başına gelen kötü olayları dünya halklarının zihinlerine nakşettiler. Dünya tarihinde sanki hiç kimsenin başına kötü olaylar gelmemiş de hep Yahudiler zarar görmüş, hep Yahudiler katledilmiş. Bu kadar güzel anlatmayı becerebilsek Türk tarihinin Yahudilerden kat kat fazla katliamlarla dolu olduğunu dünyaya gösterebilirdik. Türkler tarih sahnesine çıktıklarından beri çok çeşitli vahşetlere maruz kaldılar. Sadece Türkler de değil, hangi milleti araştırırsanız araştırın, tarihinde böyle yaraların olduğunu göreceksiniz. Tarih peri masalı değil. Tarih vahşetlerle dolu.

Halit Kakınç, romanının hemen başında, Türk milletinin suçlarını kabul edip tarihiyle yüzleşmesi ile ilgili nasihatlerde bulunuyor. Tabi ki kabul edelim ve yüzleşelim, ama bunu önce Amerika başlatsın. İngilizler bir tarihleriyle yüzleşsin önce. Fransızlar, Almanlar, Hollandalılar, Belçikalılar yüzleşsinler bir tarihleriyle ve özür dilesinler. Türklere sıra gelinceye kadar daha çok millet var tarihte. Halit Kakınç neden kendi milletine karşı bu kadar acımasız ki? Kendi milleti olarak görmüyor belki de.

Struma olayı, Romanya’dan kalkan bir Yahudi mülteci gemisinin hikayesi. İngilizler müsaade etmiyorlar mültecilerin karaya çıkmalarına. Ruslar da denizaltılarıyla gemiyi vurup bir kişi hariç tüm yolcuları öldürüyor. Türklerin burada suçu ne? Bu necip millet beş yüz yıldır hamilik yapmıyor mu Yahudiler dahil 72,5 millete? Ne zaman soykırım yapmış? Hangi savunmasız halka soykırım uygulamış? Kakınç gibiler iğneyi kendi toplumlarına batırmadan önce gerçek zalimlere çuvaldız batırsınlar biraz.

Struma olayı hakikaten trajik bir olay. Her ne kadar bugünün İsrail’ine müspet gözlerle bakamıyorsam, o gemidekilerin akrabaları-torunları bugün bu katliamları yapıyor olsa da herkes kendisinden sorumlu ve o masumları suçlayamıyorum. Fakat tarih boyunca belki milyonlarca Yahudi’yi koruyup kollayan milleti takdir edeceğine, minnetle ve hayırla yad edeceğine suçlu çıkarmak en basit ifadeyle vefasızlıktır. El insaf.

Destek Yayınları tarafından çıkarılan 232 sayfalık bu romanda yazar, romancı olmadığını da göstermiş. Var olan bir olayın üzerine roman giydirmeye çalışmış fakat ansiklopedilerden kopyaladığı bilgiler giydirmiş ancak. Subjektif ifadelerini de bol bol eklemiş bu bilgilerin arasına. Masumların başına gelenler milliyetleri, dinleri ne olursa olsun her zaman üzücüdür. Bugünün İsrail’inde masum bir çocuk ölsün istemem, İsrail hükümeti ne kadar vahşi olursa olsun. Gazze’deki çocukla İsrail’deki çocuk aynıdır benim gözümde, ikisi de masumdur, ikisi de korunmalıdır. Fakat bugün bir İsrail askeri video çekerek “öldürecek Filistinli çocuk arıyorum” diye dolaşıyorsa en aşağılık yaratıktır benim gözümde.

Kakınç’ın yazabileceği çok şey vardı aslında. Stalin zulmü altında katledilen yüz bin Kırım Tatar’ının romanı da yazılabilirdi. Elli bin Ahıska Türk’ünün etnik temizlikle yok edilmesi ya? Hocalı katliamının ya da Bosna’daki soykırımın üzerinden çok zaman geçmedi. Yunanlıların Anadolu’yu işgalleri sırasında öldürdükleri binlerce Türk ya? İzmit’te, Yalova’da, Menemen’de, Manisa’da, Alaşehir’de… Bunlar da yazılmaz mıydı? Struma kadar dikkat çekmezdi tabi ki. Sözün özü: Tarihte acı çekmiş olan tek millet Yahudiler değil.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir