Merhamet

Bir insanın karakterini en güzel çocuklara karşı olan davranışlarıyla tahlil edebilirsiniz diye başlıyorum cümleye. Bir şey eksik kalıyor gibi. Bir canlının diye başlayan bir cümle kuracak olsam, insan dışındaki canlıların yavrularına karşı muazzam merhamet ve vahşet örnekleri var. Fakat onlarınki insiyak. Hayatta kalma, varlığı sürdürme duygusu verilmiş varlıkların davranışlarını insan ile karşılaştırmak olmaz. Kaldı ki, çoğu zaman, ortada hayati risk yoksa hayvanların yavrularına karşı merhametli olduğunu biliyoruz. Kedi yavrusunu köpeğin emzirmesi gibi olayların haberlerini okumuşsunuzdur. Merhameti sadece kendi yavrularına karşı değil başka yavrulara karşı da gösterebiliyor bazı hayvanlar.

Merhametin karakterle ilişkisi nedir? Aciz olanla olmayanın ilişkisidir ki zalim ile rahimin farkını ortaya koyar bu ilişkinin ayrıntıları. Sana göre aciz olana davranış biçimin, karakterinin belirleyicisidir. Sana göre aciz durumda olana zalimce davranıyorsan; gücü senden daha az olana fiziki şiddet gösteriyorsan; maddi durumu senden kötü olana karşı malınla böbürleniyorsan; sosyal statüsü senden aşağıda görüneni aşağılıyorsan; ast-üst ilişkisinde senden altta olanı eziyorsan zalimsin. Dünyanın en aşağılık mahlûkusun yani. Dikkatini çekenler için tuhaf kelimesi ile aşağılık kelimesi arasındaki farkın ezen ile ezilen arasındaki fark olduğunu belirtmek isterim.

Çocuklar karşısındaki davranış da kalpteki merhamet-zalimlik skalasında ibrenin hangi tarafı gösteriyor olduğunun belirleyicisidir. Çocuk, yaradılış itibari ile acizdir. Uzun yıllar boyunca da acziyetini sürdürür. Aç bir çocuğa yemek verilmezse; kendi kendine yemek yapıp yiyemeyeceği için ölür. Hasta bir çocuk tedavi edilmezse kendisi kalkıp hastaneye gidemeyeceği için ölür. Bunun gibi örneklerden yola çıkarak çocuğun ne kadar aciz olduğu keşfedilebilir. Durum böyleyken bu çocuğa karşı davranışların kaba-saba olması, ilgisiz olması, şefkatsiz olması, merhametsiz olması davranış sahibini erdemli insan kalıbından çıkarır. Böylesi zalimlerin çok olduğu bir dünyada ise, toplum zalimlerden oluşur. Filmler aşk dolu olsun, sosyal medya sevgi tomurcukları saçsın, ikili ilişkilerde içinin doldurulması ihtimali olmayan kof muhabbetler dönsün dursun ve hatta camiler müminlerle dolsun hepsi de Rablerinin karşısında rükû etsin secde etsinler… Merhamet olmadıktan sonra bunların hiçbirisi bir anlam ifade etmez. Erdemli olmadıktan sonra hiçbir insan mahlûkatın en şereflisi olduğunu iddia edemez. Tüm yalanların, bencilliklerin, zalimliklerin içinde bulunan dünya koskoca bir bataklıktır o zaman.

Tüm bunları niye söylüyorum? Biliyorsunuz işte, tekrar etmenin bir anlamı yok. Çocuklara, sabilere, günahsızlara iyi davranmıyor yetişkinler. Bazen çok kötü şeyler yaparak bazen de hiçbir şey yapmayarak zalimlik ediyorlar. Kendi başına tabiatta kalsa yaşayamayacak, kendi başına şehrin ortasında kalsa yine büyük ihtimalle yaşayamayacak kadar aciz bir canlıya kötü davranmak kadar büyük bir vahşet daha var mıdır dünyada? İşte burada merhametli ile zalim arasındaki denge ortaya çıkıyor. Eğer dünya zalimse, zalimler çoğunluktaysa, bu zalimler hiçbir zaman zalimliklerinin bedelini ödemezler. (Ki öyle görünüyor.) Adalet ise başka bir zaman dilimine ertelenir, zalim bedel ödemezse, hiçbir vicdan müsterih olamaz.

Necip Fazıl, “merhamet, suçumdan aşkın merhamet” diyor bir şiirinde. Kim bilir hangi günahları için yalvarıyor rabbine. Fakat merhametsizlik için merhamet beklemesin hiç kimse. Nasıl ki Allah’ın merhametiyle bizi cennetine koyacağını ümit ediyorsak; dünya da merhametimiz kadar cennet, merhametsizliğimiz kadar da cehennem olacaktır insanlara.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir