Malatya Ağlıyor

Allah Malatya’ya bir kayısı vermiş. Olsa da ağlıyoruz olmasa da. Bir ürün olduğunda da olmadığında da üreticisini ağlatır mı? Bizde böyle ters bir durum var. Her iki halde de üretici ağlıyor. Sebebi ise şükürsüzlük, tevekkülsüzlük ve ne yazık ki birlikteliğin olmaması. Aslında kayısı Malatya için Allah’ın bir lütfü, bir nimeti. Fakat biz şükreden bir topluluk olmadığımız için bu nimetten faydalanmıyoruz.

Kayısı bol olduğu zaman kimsenin yüzü gülmüyor. Sebep fiyatın düşük oluşu. Üretici elindeki kayısıyı üç kuruştan satacağı için üzülüyor. Çiftçinin üç kuruşa sattığı kayısıyı yurt dışındaki tüketiciler kat kat fazlasını ödeyerek satın alıyorlar. Bizim üreticimizin arasında bir birlik olmadığı için dünyanın en güzel kayısısından para kazanamıyoruz. Taban fiyat belirlenmesi gibi bir çalışma yok. İşin kaymağını ne üretici yiyor ne de tüccar. İşin kaymağını yiyen tüccardan alıp tüketiciye satan, milli olmayan unsurlar. Allah bu kayısıyı bize üç tane Yahudi bezirgan servetlerine servet katsın diye vermemiş. Tabi ki alır elinizden bu nimeti hakkıyla şükretmeyi bilmezseniz. Bu nimete yapılacak en güzel şükür üreticinin ve tüccarın ayrı ayrı taban fiyatlar belirleyip satışını öyle yapması. Ne yazık ki böyle bir birliktelik Malatya için söz konusu değil.

Kayısı yandığı zamansa üretici ağlıyor. Tabi ki yanacak kayısı, siz hakkıyla şükrettiniz mi? Son yıllarda sigorta gibi bir alternatif çıktı, herkes buna sarılmış durumda. Sigorta ne demek hiç düşündünüz mü? Allah’ın lütfetmediği nimet için başkalarından medet ummak demek. İnanan insanlar için böyle bir alternatif söz konusu bile olmamalı.  Doğru düzgün bir strateji belirlemezseniz daha çok ağlarsınız.

Devlet buğday için, mısır için, pamuk için strateji belirlemezken kayısı için hiç belirlemez. Elinizdeki ürün olmazsa olmaz bir ürün değil. Dünyadaki kayısı ağaçlarının tümü yansa, yok olsa bile kimse için bir şey değişmez. Talebi elastik bir maldır kayısı. Bu yüzden, bu işten para kazanmak isteyenler kendi stratejilerini kendileri belirlemeliler. Tek ürün üzerine bu kadar yoğunlaşmayıp iklim değişikliği durumlarında kendilerini geçindirecek alternatif ürünlerin üretimine yoğunlaşmak bir stratejidir. Birlik olup ürünün farklı konumları için farklı fiyatlar belirlemek bir stratejidir. Bahçedeki ürün için bir fiyat, toptancıdaki ürün için bir fiyat belirlemek gibi. Fakat her bahar titreyerek mevsimin gidişatını izlemek, kayısı çok olduğu için ağlamak ya da az olduğunda sigorta şirketlerine ya da devlete el açmak bir strateji değildir.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir