En Vahşi Yaratık: İnsan

Dünyada insanın varlığı kötü bir hastalığa benziyor. Nasıl ki sağlıklı bir bünyenin içerisine giren bir hastalık o bünyeyi günden güne bozuyor, tahrip ediyor ve neticede öldürüyorsa; dünyadaki insan varlığı da dünyayı her gün daha fazla bozup daha fazla tahrip ederek yok olmaya doğru götürüyor. Dünyada insan olmasa idi tabiat kendi varlığını yaratıldığı ve programlandığı şekilde sürdürürdü. İnsan tabiata bu kadar düşman olmasaydı tabiat yine onun verdiği zararları ortadan yavaşça kaldırırdı. Çünkü dünyanın sisteminin kendi kendini tedavi edebilme özelliği var. Fakat insan evladı yaşadığı dünyayı vahşi bir şekilde yıktığı için dünya da yok olmaya doğru adım adım yaklaşıyor.

     Oturduğunuz evin duvarlarını yıkar mısınız? Meyvesini yediğiniz ağacı keser misiniz? Size iyilik yapan bir insanın arkasına hançer saplar mısınız? Kimse bu sorulara olumlu cevap vermez. Akıllı olan kimse neden kendine faydalı şeyleri yok etsin ki? Kimse altın yumurtlayan tavuğunu kesmez. Fakat bizi içinde barındıran dünyaya düşman gibiyiz. Bindiğimiz dalı kesiyoruz da her gün haberimiz yok.

     Bize ekmek veren toprağı sürekli verimsizleştiriyoruz. Daha fazla ürün alabilmek için kullandığımız kimyasal maddeler yüzünden topraklarımız çölleşiyor. Her yıl daha da büyük miktarda toprağı çöle çeviriyoruz. En büyük oksijen kaynağımız olan ormanları sürekli yok ediyoruz. İstatistiklere göre yıllık orman varlığının azalma miktarı binde yerine yüzde olarak ifade ediliyor artık. Tabiattaki canlı miktarı için de aynı şeyi söyleyebiliriz paralel olarak. Ormanların yok olmasına paralel olarak canlı varlığı da azalıyor sürekli. Bize oksijen veren, hayatımızın devamına büyük katkısı olan ağaçları kesiyoruz. Bunun yerine atmosfere gönderdiğimiz karbon miktarı her geçen yıl daha da artıyor. Sadece Türkiye yılda 400 milyon ton sera gazını atmosfere gönderiyor. Amerika, Çin, Japonya gibi ülkeleri varın siz düşünün.

     Küresel ısınma diye bir gerçek var ve bununla yaşamaya alıştık artık. Bizden sonraki kuşakların buna alışması diye bir konudan bahsedemiyoruz çünkü böyle giderse bizden sonra çok fazla kuşak olmayacak. İklim değişikliklerinin yıkıcı etkilerini görmeye başladık. Rekor sıcaklıklar ve rekor soğukluklar görüyoruz. Aşırı miktarlarda kar yağışları ya da kuraklık; sel baskınları neticesi evsiz kalan insanlar;  buzulların erimesi sonucu artan deniz suyu yüksekliği ve buna bağlı olarak azalan temiz içme suyu miktarı dikkatimizi dahi çekmiyor. Bu tür haberleri; karşısındaki koltuğa yapışık yaşadığımız televizyonda gördüğümüz zaman kanal değiştiriyoruz.

     Buraya sığmıyor olup bitenler. Kirletilen içme sularının kısa vadede nasıl bizi susuz bırakacağını, karbon temelli petrol ve kömür gibi yakıtların atmosferi nasıl ısıttığını ve bu yüzden dünyanın yok olmakta olduğunu, insanın tabiatı nasıl hızlı yok ettiğini hakkıyla anlatabilmek için kitap yazmak gerekir. Buradan sadece görünenin özetini söyleyebilirim. Tabiatta yaşayan ve bizim vahşi olarak adlandırdığımız aslan, kaplan, timsah gibi hayvanlar da; tarih öncesi zamanlarda yaşamış devasa dinozorlar da; masallarda ya da insan hayal gücünün ürünü olan filmlerde gördüğümüz bütün vahşi canavarlar da insanla karşılaştırıldıkları zaman çok masum varlıklar olarak kalırlar. Dünyadaki en vahşi yaratık hiç şüphesiz ve vahşi bilinenler klasmanında açık ara önde ve lider durumunda bulunan insandır.