Depremi Unutalım

Depremin üzerinden tam bir sene geçti. Yani, güneşin etrafında bir defa döndü dünya, güneşe sorarsanız mikroskobik bir zaman, lafı bile olmaz. Bizlere sorarsanız… Sormayın. 

Depremden sonraki bir yıl boyunca aklımız, fikrimiz, günümüz, gecemiz hep deprem ve yaşattıkları oldu. Yaralarımız kanamaya devam ediyor ve uzunca bir süre de bu kanama sürecek gibi. Yakınlarını kaybedenler için ömür boyu kanayacak bir yara olarak varlığını sürdürecek deprem. Allah hepsine rahmet eylesin, bir daha bunları bizlere yaşatmasın. 

Geçenlerde bir sosyal medya platformunda yayınlanan deprem öncesi Malatya videosunda kendimi gördüm. Sıcak bir yaz günü Pak Kazanç İş Hanı’ndan çıkmışım, Dörtyol istikametine doğru oğlumla sohbet ede ede yürüyorum. Hüzünlü bir şarkı eşliğinde yayınlamışlar videoyu. Ben de hüzünlendim. Fakat hüzünle birlikte içimde başka bir duygu da oluştu: Artık yeter. 

Artık yeter deprem konuştuğumuz, artık yeter kayıplara ağladığımız, artık yeter yok olan hatıralarımızı saklayan mekânlar için üzüldüğümüz. Başımıza gelen bu afeti arabesk tınılarla besleyerek daha fazla zaman geçiremeyiz. Yarınlara, yarınlarımıza, çocuklarımızın yarınlarına yoğunlaşmamız gerekiyor. Yaraları sarmak, bu şehri yeniden inşa etmek gerekiyor. Hepsinden önemlisi de yaşadıklarımızdan ders çıkarmamız gerekiyor. 

6 Şubat depremleri hazırlıklı olduğumuz bir olay değildi. Bizi yataklarımızda, en savunmasız zamanımızda yakaladı ve herkesin hayatına koca bir darbe indirdi. Hepimiz depremzede olduk. Bu kimliği uzunca bir süre taşıdık. Benim bu kimliği fırlatıp atasım var. Allah’tan niyazım, hepimizin bu kimliği en kısa zamanda fırlatıp atmasıdır. Bundan sonra hızlı bir şekilde şehrimizin inşa edilmesi, insanımızın normale dönmesidir. 

Bugün bu şehrin en önemli meselesi barınmadır. Yüzlerce konteyner kentte, yüz binlerce insan kış şartları ile mücadele ediyor. İnşa süreçlerinin, deprem gerçeğini de göz ardı etmeksizin bir an önce tamamlanması gerekiyor. Seçimlerle birlikte belediye başkanları da değişecek. Yeni gelecek olan belediye başkanlarının şehrin bu durumuna ferasetle yaklaşmaları ve hızlı hareket etmenin insanların refahı için ne kadar önemli olduğunu kavramaları gerekiyor. İmkânlar zorlanarak, bürokrasi azaltılarak, şehrimizin yeniden depreme yakalanma olasılığı hesaba katılarak inşaatlar yapılıp insanlara teslim edilmeli. 

Bir şehri şehir yapan şey orada dönen ticarettir. Malatya’nın esnafı depremden maddi olarak en fazla etkilenmiş olan kesimlerden birisi. Esnafın mağduriyeti de şehrin ticari hayatını canlandırabilmesi için planlı bir şekilde ortadan kaldırılmalı. Kaderine razı olmuş olan, devletin kendilerine bir yardım eli uzatmasını bekleyen herkes gündemde olmalı ve sorunlarının çözümü için doğru adımlar atılmalı. 

İnsanların moral ve motivasyonları “bu şehir on yıl da geçse düzelmez”den, “ne kadar çabuk silindi depremin etkileri”ne dönüşmeli bundan sonra. Bir sene geçti depremin üzerinden, hâlâ çadırda-konteynerde yaşamaya çalışan hâlâ geleceği karanlık gören insanlar var. Geçirmiş olduğumuz bir yılı unutalım. İnşallah bundan sonraki adımlarımız üzerimizdeki ölü toprağını silkip atmaya, yaraları sarmaya, depremle ilgili anıları mümkün mertebe zihinlerimizden silmeye yönelik adımlar olur.

6 Şubat 2024 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir