Bu Delilik Değil Mi?

Sokağın ortasında durup etrafınıza bakın. Her yerden markalar fışkırıyor. Maddi ve manevi her şey, paraya çevrilebilirlikleriyle ölçülür oldu artık. Sayılarla ifade edilemeyen şeyler insanlığın ilgi alanının dışına kayıyor. Yeni nesil için sayılarla ifade edilemeyen kavramlar anlamsız. Anlamsız olmakla birlikte değersiz. Sevgi, saygı, hoşgörü, dostluk, iyilik yapmak, adalet… Sayılarla ifade edilebildikleri kadar değerli. Kapitale dönüştürülebildikleri kadar anlamlı. Aksi halde at çöpe gitsin.

Sokağın ortasında durup etrafınıza bakın. Markalar akın akın etrafınızdan geçecek. Bir şehriniz olsun: Adı Malatya. Yarışan bir şehir oluveriyor anında. Başka şehirlere göre cazibe merkezi olma iddiasında. Her yerden daha tarihi olan biziz. Diğer şehirlerden daha doğalız. Daha merkeziyiz. Daha fazla yatırım almalıyız. Daha fazla “Paris”iz. Sonra sistemin hilati yerine geçecek markalarla donanıyor o şehir. En çok satanlar, en fazla hasılat yapanlar, televizyonlarda en çok reklamı görülenler. İnsanlar bu akışı kanıksamış durumda. Sadece bakmakla kalmıyorlar, rol de çalıyorlar. Bu delilik değil mi şimdi? Sadece bana mı öyle geliyor?

Bir akış var, kuvvetli bir akış. Kapılanları alıp götürüyor, kapılmayanları çürümeye terk ediyor. Kapılmayanlar değersiz, önemsiz. Zaten çok da değil sayıları. Tek gözlü Deccal gibi, tek gözlü ekranları olan bu akış delilik mikrobunu bulaştırıyor herkese. Bulaşanlar artık sayısal olarak bakmaya başlıyorlar. Baktıklarını sadece maddi şeyler olarak düşünmeyin. Manevi değerler de aynı şekilde sayısallaştırma kurbanı olmuş durumda. Bir kandil gecesinin sayısal değeri nedir? Kaç kişi televizyon izliyor, kaç kişi cep telefonuyla megabaytlarını harcıyor, kaç kişiye ödeme yapılıyor, toplam işlem hacmi ne kadar? Anneliğin sayısal değeri olabilir mi? Oluyor maalesef. Anneler gününden başlayın, listenin o kadar da masum olmadığını göreceksiniz. Aklınıza gelen hemen her kavram sistemin monitöründe kafasında sayı balonları ile arz-ı endam ediyor. Yakında bir dostluk günü çıkaracaklar buraya yazıyorum çıktığı zaman bana haber verin. El değmemiş kavramlardan birisi dostluk, iyi dostlar gününde dostluğu sayısallaştıracaklar sanki neredeyse tüm dostluklar menfaat üzerine kurulmuyormuş gibi.

Reklamlarla zehirleniyoruz. Zihinlerimiz kontrol altına alınmış durumda. İnsanlığımızla ilgili değerlerin hepsini televizyon-sosyal medya-telefon erozyonuna maruz bırakarak yok ediyoruz-ettik. Metaya doğru aşırı bir kayma söz konusu. En büyük tehlikeyi en son dünyaya gelenler yaşıyor. Yeni nesil manevi değerlere tamamen sırtını dönecek. Makinelerden farkı kalmamış insanlardan oluşan bir dünyada merhamet olmayacak, acıma olmayacak. Kafasını her çevirdiğinde renkli renkli ve sürekli değişen reklamlarla karşılaşan insanlar hipnotize oluyor. Bizler hipnotize olduk fakat anılarımızı tam olarak yitirmedik. Bizden sonrakiler hafızalarını da yitirmiş bir şekilde insanlığı yok edecekler.

Bunları niye yazıyorum? Karanlığa küfretmektense mum yakanlardan olmak için yazıyorum. Bu rezil akışın farkında olanların sayısı artsın da kendilerini ve ailelerini korusunlar diye yazıyorum. Yetersiz de olsa çaba gösteriyor olmak için yazıyorum. Cenab-ı Allah’tan niyazım bu hayasızca akın; uyananların gövdelerini siper etmeleriyle, ozanların kitleleri uyandırmalarıyla durur.

10 Ocak 2019 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan