Taşeron İşçiler Mağdur

Belediyenin şirketler üzerinden istihdam ettiği personelle ilgili bazı sorunlardan pazartesi günü bahsetmiştim. Bir belediye çalışanıyla görüşme fırsatım oldu. Pazartesi günü hadisenin bana yansıyan boyutunu paylaşmıştım sizlerle. Şimdi durumun çalışanlara nasıl yansıdığını paylaşacağım.

Bizim inancımıza göre faiz haramdır. Dinin emir ve yasakları ne kadar hücuma uğrarsa uğrasın Allah’ın kitabı muhkem ve sabit. Hiç kimse faizin haram olmadığını iddia edemez. Bu faiz sisteminin içerisinde yaşamaya çalışan Müslümanlar olarak üzerimize çamur sıçramasın diye gayret gösteriyoruz. Bu gayretimizin sekteye uğramaması için elimizden geleni yapıyoruz. Faturalarımızı düzenli yatırıyor, banka ilişkilerimizi asgaride tutmaya çalışıyoruz. Yazımızın konusu olan şirket personelinin de büyük kısmı da eminim bunun için gayret gösteriyor. Fakat zamanında maaşları yatmazsa bu mücadeleyi nasıl yapacaklar?

Bir dostum, faiz ödenen hanede huzur olmaz diyor. O elektrik faturası, o doğalgaz faturası vaktinde ödenmeyip cezalı ödendiği zaman faize girer, evde huzur namına bir şey kalmaz. Belediyede çalışan şirket personeli her ayın 15’inde hesaplarına yatacağını varsaydıkları maaşlarını vaktinde alamayınca dünya âleme rezil olup bir de faiz ödüyorlar. Bankaların ek hesapları var, kullanıma açık lakin kullanınca faiz ödenen. Görüştüğüm belediye çalışanının anlattığına göre personelin çoğu bu ek hesaba da bulaşmış durumda. Ay başında ev kirası ödenecek, ev sahibi bastırıyor öde diye, maaş yatmamış. Bu adam ne yapacak? Bankaların kucağına düşecek mecburen. Hem günaha girecek hem faiz ödeyecek hem de faiz sarmalının içine düşecek mecburen. Burada günahtan maaşı geç ödeyene de pay düşüyor mu acaba?

Görüştüğüm belediye personelinin anlattığı kadarıyla işe alımlarda da adaletsizlik söz konusu. Hatırlı yakinleri olanların pozisyonları kalifiye olmasalar bile farklı olabiliyormuş. Usta olarak çalışan adam bir de bakıyor ki başına bir ustabaşı koymuşlar ve kendinden daha tecrübeli değil. Üstelik yaptığı iş daha az. Aynı işi yapan insanlar arasında maaş farklılığı olması insanın izzeti nefsine dokunur. Daha az iş yapıp daha fazla maaş alınması da dokunur tabi ki. Çaresiz kabulleniyorlar olanları, kaybetmek istemedikleri bir maaşları var zira.

Geçen yazımda bahsettiğim gibi, kaybedilmek istenmeyen o iş bir anlamda köleliğin zinciri aynı zamanda. İyi kötü evlerine bir ekmek götürüyorken bundan olmak istemiyor çalışanlar tabi ki, bu yüzden her şeye göz yummak durumunda kalıyorlar. Maaşlarında bir kesinti yapılacağını yazmıştım, buna karşı ellerinden gelen bir şey yok. Ek hesaptan para kullanma, kredi kartı borcunun birikmesi, faturaları geç yatırıp faiz ödeme sarmalının içine düştükleri için korkuları daha da artıyor. Zaten borç batağında olan bir insan bir de işini kaybetse ne yapsın çalışan? “İntihar vakalarının olmasından korkuyorum” diyor konuşmamız esnasında, “Eğer böyle bir şey olursa bunun hesabını verebilirler mi?” Veremezler tabi ki. Allah korusun.

Daha çok şey konuştuk, benim pencereme ahval ve şerait böyle yansıdı. Belediye cephesinde hadisenin farklı bir yansıması varsa onlar da söylesinler bize, onu da duyuralım. Bu kadar adaletsizliğin, haksızlığın, yoksulluğun olduğu bir düzende kendi kapımızın önü sayabileceğimiz belediyemizde bunların olması üzüntü verici.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan