Başkan Babamızın Sonbaharı [Gabriel Garcia Marquez]

Belh sultanı İbrahim Edhem’i bu kadar meşhur yapan şey, kendi isteğiyle tacını ve tahtını bırakıp memleketini terk etmiş olmasıydı. İnsan türü, belki de var olduğu günden itibaren, eline geçirmiş olduğu makamları bırakamaması ile bilinen bir türdür. Kendi isteği ile tacını, tahtını, makamını, koltuğunu bırakabilmiş kişiler çok azdır. Hepsi de isim isim bilinirler zira yapmış oldukları davranış hakikaten insan fıtratına çok aykırıdır. Ülkemizde bugün dahi bir sivil toplum kuruluşunun başkanını ya da bir mahalle muhtarını ya da bir dernek başkanını ya da bir meslek kuruluşu yöneticisini ya da apartman yöneticisini kendi isteğiyle yerinden etmek mümkün değildir. Örnekleri az bulunur kendi isteğiyle gidenlerin. İbrahim Edhem kim olursa olsun asıl özelliği tahtını bırakmış olmasıdır. Sultan 2. Murad kendi isteğiyle tahtını bırakmış olmasına rağmen sonradan geri dönmüştür fakat bırakması ile meşhurdur. Erdal İnönü kendi isteğiyle partisinin başkanlığını bırakmıştır. Benim gözümde İnönü’nün asıl karizmasını oluşturan hareket budur. “Ben bırakıyorum, gidiyorum” demek öyle her babayiğidin harcı değildir. Gandalf olmasaydı Bilbo Baggins yüzüğünü bırakıp gidemeyecekti. Herkes bir şekilde bırakır koltuğunu fakat bırakana kadar elinden ne gelirse yapar kalmak için.

Başkan Babamızın Sonbaharı kitabını Marquez 1975 yılında yazmış. Orta ve güney Amerika’nın diktatörlerin elinden can çekiştiği uzun yılları bizzat yaşamış birisi olarak aktardığının gözlemleri olduğunu düşünebiliriz. Hatta, Latin Amerika’nın makus talihinin iki yüz yıl kadar sürdüğünü hesaplarsak kitaptaki başkanın da o kadar sene iktidarda kalmış olabileceği hesabı ile karşılaşırız. Başkan baba ölmek bilmedi zira.

Kitap, ünlü bir kitap, çok ayrıntıya girmenin alemi yok. Başkan baba ölmek bilmiyor. On yıllar on yılları kovalıyor. Zalim adam türlü zalimlikleri yapmayı sürdürüyor. Ülkesinin geleceğini parça parça İngilizlere satarken kendinden başka kimseyi düşünmüyor. Kan, gözyaşı ve zulüm ülke insanlarını inletirken o sarayında kendi düzeninde yaşamayı sürdürüyor sadece. Başkan, ölmek bilmiyor.

Marquez’in bu kitabı yazarken daktilosundaki nokta tuşunun bozulmuş olduğunu düşünüyorum. Okunması oldukça güç olan bu kitabın noktaların çoğundan arındırılmış olması okuyucuyu bir miktar daha sıkıyor. Tomris Uyar’ın güzel çevirisine rağmen okunması oldukça zor. Uyar’ın bu çeviriyi İspanyolcadan mı yoksa İngilizceden mi yaptığı ise belirtilmemiş. 232 sayfalık kitap Can Yayınları’ndan çıkmış.

Başkan kadar dikkatimi çeken tiplerden birisi de ölümü ürkütmek karşılığında iki riyal isteyen kör La Guayra bilicisiydi. Tek telli kemanıyla kumsalda ölümü kaçırıyormuş kendisi.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir