Yüz Yüz [Hüseyin Karatay]

Hüseyin Karatay‘la benim tanışıklığım eskidir. Kıbrıslı gibi, Ana gibi çocuk yaşta okuyup da hafızamda yer etmiş kitapları vardır. Bir kaç ay önce bir yerde kendisine tesadüf ettim. Hüseyin Karatay diye tanıştırılınca hemen okuduğum kitaplarından bahsetmeye başladım yazara. Beni ne kadar derinden etkilediğini, en çok etkilendiğim bölümleri anlattım. Yazarın tevazuu ilgimi çekti. Sanki onca kitabı kendisi yazmamış gibi bir tavrı vardı. Genelde bu tür insanların yanına yaklaşılmaz kibirden. Hüseyin Karatay ise tam aksine mütevazı kişiliğiyle gönlümü yeniden fethetti.

Yüz yüz kitabı yüz tane kısa hikâyecikten oluşuyor. Bu kısa hikâyeler gündelik hayatımızda her gün rastladığımız tablolardan oluşuyor. Her biri bir sayfalık hikâyeler adeta günde bir tane tadına bakılan şekerlemeler gibi. Bir hikâye kibirden bahsederken bir diğeri tevazudan bahsediyor. İnsanların iyi ve kötü yönleri işin felsefesine fazla girmeden, hayattan alındığı gibi okuyucunun önüne sürülüyor. Ben en çok Hediye adlı hikâyeyi beğendim. Gündelik kazancıyla çocuğunun istediği portakalı satın almanın mutluluğuyla evine giden bir adamın yolda rastladığı yine kendisi gibi yevmiyeyle çalışan ve rahatsız olduğu için bir süredir çalışamayan bir arkadaşına rastlaması ve nasıl olsa başka gün yine çalışır alırım diyerek portakalları arkadaşına vermesi anlatılıyor hikâyede. Yazara bir daha rastlasam zenginlerin değil de yoksulların hikâyelerini yazmasını rica ederim. İnsanın içi ısınacaksa tam ısınıyor, üzüntü ciğeri yakacaksa tam yakıyor…

2002 basımı bu kitap toplamda 100 hikâye içerdiği için 200 sayfa civarı tutmuş. Eylül Yayınlarından çıkan kitapta onlarca hata var, yayınevi keşke biraz daha dikkatli olsaymış diye geçirdim okurken. Malatyalı yazarlarımızdan Hüseyin Karatay’ın eseri.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir