Yeter ki Sen Harca

Kişiliğimizi belirleyen tüketim davranışlarımızdır söylemi biraz eksik kalıyor. Kişiliğimizi belirleyen, edindiğimiz her şeydir. Hayatımız boyunca kazandığımız tüm edinimlerimizin kaynakları oldukça çeşitlidir. Markete gidip alışveriş yaparak aldığımız ürünler de edinimdir camiye gidip dinlediğimiz vaazdan öğrendiklerimiz de. Daha derli toplu ifade etmek gerekirse, edinimlerimiz maddi ve manevi olarak ikiye ayrılır. Maddi edinimlerimizi verdiğimiz emekle kazanırız. Manevi edinimlerimiz, dâhili olduğumuz öğretilerin bize aktarılan ve bizi şekillendiren kısımlarıdır. Bunların kaynakları da din, gelenek ve kültürdür. İçerisinde yaşadığımız toplum ve aile bize dinimizi, geleneğimizi ve kültürümüzü aktarırlar. En azından günümüze kadar aktarım bu şekilde gelmiştir. 

Seri üretim yapan şirketler açısından bakıldığı zaman insan, harcama davranışlarına göre değer kazanan bir canlıdır. Yukarıda saydığımız edinimlerin şirketler açısından bir kıymeti yoktur. İnsan, sadece harcama davranışlarıyla vardır. Harcama davranışlarını belirleyen etmenler, başka odaklara bırakılamayacak kadar önemlidir. Din, gelenek ve kültür olarak saydığımız en temel üç kaynağın da harcama davranışlarına yönelik çeşitli emir ve nasihatleri vardır. Bu temel kaynakların emir ve nasihatlerinin şirketlerin menfaatleri ile çatıştığı yerlerde şirketler devreye girerek kaynakları değiştirme, tahrip etme ya da yok sayma gibi metodojiler uygularlar. 

Örneklerle ifade edecek olursak: İslam dini kanaatkâr olmayı emrederek israfı yasaklayan bir dindir. Diğer dinlerin de böyle olduklarını varsayabiliriz. Seri üretim yapan şirketin istediği insan tipi müsrif olmalıdır ki şirket daha çok kar elde edebilsin. Bu durumda şirketler şöyle bir strateji izlerler. Öncelikli olarak dünya genelinde dindarlığın azalması için yatırımlar yaparlar. Büyük ekonomilerin destekledikleri radikal dini grupların insanları dinden soğutma amacı gütmediklerini kim iddia edebilir? Peki, neden günümüzde deizm akımları zirvesini yaşıyor sizce? Fazla büyük olmayan bütçelerle başarılabilecek şeylerdir bunlar. Dünyadaki çeşitli dinlerin radikal mensupları tespit edilerek bunlara biraz destek sunulması milyonlarca insanın dinlerinden soğuması için yeterlidir. Soğuma neticesinde israf dâhil olmak üzere birçok konudaki dini görüşler yok sayılır. 

İkincisi dini yorumlayış biçimleriyle ilgili algı operasyonları yürütmektir. Toplum nezdinde değer görecek dini kişiliklerin desteklenmesi, bu kişilerin bazı kesin dini emir ve yasakları esneterek insanlara kabul ettirmesi sık rastlanan bir olaydır. İsterseniz Hindistan’a Afrika’ya bakın isterseniz Türkiye’ye. Bu kişilerin lüks ve gösterişli bir hayat yaşamaları toplum nezdindeki din-kanaatkârlık yakınlığı algısını yıkacaktır. 

Öncelikli olarak dinden bahsettim zira dindeki emir ve yasaklar daha kesindir. Kanaatkârlık-israf örneğiyle ilgili gelenek ve kültürün de çeşitli nasihatleri vardır. Bunlar da bazen reklamlarla bazen devlet eliyle bazen iktisadi bolluk dönemlerinin etkisiyle yıkılır giderler. Harcama davranışlarının önünde set olabilecek her türlü emir, yasak ve nasihat için şirketlerin farklı stratejileri olur ve bu stratejiler açık bir şekilde uygulanır. Yeter ki parçaları birleştirme kabiliyetiniz olsun, doğru yerden bakarak hepsini görebilirsiniz. 

12 Ekim 2020 Net Haber Yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir