Yer Sofraları

Yer sofraları samimidir. Yeni gelen için bir tane daha kaşık koyarsınız, olur biter. Sayı kavramı yoktur yer sofralarında. Kaç kişi yemek yiyecek diye saymanıza gerek yoktur. İki kişiye yeten üç kişiye de yetebilir. Üç kişiye yeten bir sofrada dördüncüyü, beşinciyi de ağırlarsınız. Teşrifata gerek olmaz. Porsiyon hesabınız olmaz yer sofrasında. Allah ne verdiyse ortaya dökülmüştür. Herkes rızkına düşeni hamd ederek yer. Bir porsiyon yemek tüketmek hevesinde olmaz kimse. Çok yiyip ağırlık yüklenileceğine az yenip muhabbeti sürdürmek daha tatlıdır.

Yer sofrasının muhabbeti farklıdır. İş toplantısı yapmazsınız yer sofrasında. Yer sofrasında konuşacağınız ettir, patlıcandır. Fazlasına müsaade etmez yer sofraları. Sizli bizli değilsinizdir beraber oturduklarınızla. İç dünyanızı gizleyip başka birisi numarası yapmazsınız. Neyseniz osunuzdur. Ne kimse sizi kınar ne siz kimseyi. Çatala, kaşığa bile ihtiyacınız olmayabilir. Yabancıların yanında çatalsız, kaşıksız sofraya yönelmekten utanırsınız ama yer sofrasında oturduklarınız yabancı değildir. Sizdendir. Ekmeğinizi kaşık niyetine katlar yemeğin içine daldırırsınız. Sizi kınayan olmaz.

Yer sofrasında insanın son yüzyıllarda yaptığı gibi her şeyi sayılarla ifade etme derdiniz yoktur. Bu masa kaç kişilik? Sofraya kaç tane tabak konulacak? Bu salon kaç kişi ağırlar? Hiçbirinin karşılığı yok yer sofralarında. Burada masa olmadığı için sandalyelerin sığdığı kadar adam ağırlamak zorunda değilsiniz. Her adam için ayrıca tabak koymanıza da gerek yok. Allah ne verdiyse hepsi ortada zaten, pay etmenin anlamı yok. Buradaki adalet insanların adalet anlayışı gibi değildir. İştahı çok olan çok yer az olan az yer. Azı ya da çoğu kalıba sokmak zorunda olmazsınız. Azdan kastınızın gramaj olarak bir karşılığının olması şart değildir. Herkes özgürdür alabildiğince.

Yer sofrasında paylaşmak vardır. Son lokmalar yaklaşıldıkça herkes bir diğerini düşünmeye başlar. Ben daha az yiyeyim arkadaşım/eşim/kardeşim daha çok yesin demeye başlar herkes. Yer sofrasının kendine özgü bir nezaket anlayışı vardır. Bu sofrada oturan bencilce saldırmaz. Yavaş yavaş, diğerlerinin hakkına da riayet ederek yemeye çalışır. Dünyanın bugünkü düzeninde var olan bencillik, saldırganlık, saygısızlık yer sofrasında olmaz. Karşıdakinin hakkının düşünmek mecburiyeti tekrarlarla birlikte sofrayı bir eğitim yerine dönüştürür. Adab-ı muaşeret eğitimine.

Yer sofralarının eğitiminden geçenlerin sosyal hayatta bir avantajları olur. Paylaşmayı bildikleri gibi kaynaşmayı da bilirler. Samimiyeti bildikleri gibi diğerkâmlığı da bilirler. Yer sofrası eğitimi bir anaokulu eğitimi gibidir bazen. O sofradan geçmiş olanlar toplumun içinde daha iyi yer tutarlar kendilerine.

Zaman geçtikçe yer sofralarından vazgeçtik. Sayılar insanoğlunun dünyasına girdiğinden beri her şeyi sayar olduk. Saydıkça insanlığımızı unutup makine gibi davranmaya başladık. Kurallarımız oldu fakat kurallarımızı değerli yapacak bir referans noktamız olmadı hiç. Her kural birbirini destekleyen onlarca kurallarla birlik oldu fakat hepsi de havada asılı kaldı. İnsanlara sayarak yemek pişirmek, sayarak masa hazırlamak, sayarak tabak koymak derdimiz daha az paylaşan, daha az samimi yaptı bizi. Bir tabak pilava ahenkle inip kalkan kaşıklar herkesin kendine ait olan tabağına iner oldu. Sonra da çöpe döktük her tabaktan arta kalanları geçmişten gelen birçok güzel alışkanlığımız gibi.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir