Yemezler [Yavuz Dizdar]

Yavuz Dizdar’ın ismini internetten aratırsanız Onkoloji doktoru olduğunu göreceksiniz. Doktor Bey uzun yıllar boyunca mesleği nedeniyle karşılaştığı vakalardan edindiği ipuçlarını birleştirerek bir yerlere ulaşmış. Ulaştığı yer ilginç. Herkesin gördüğü ve bildiği, fakat kimsenin ifade etmediği gerçekler. Batılı bakış açısı ile yetiştirilen doktorların ve akademisyenlerin sürekli yüz yüze oldukları, batılı eğitim normlarından bir anlığına sıyrılarak yetiştikleri toprakların kültür ve geleneğinden ilham alarak çözebilecekleri ve fakat nedense bir türlü çözemedikleri muammalar. Kanserle ve çağın birçok yaygın hastalığıyla insanların tükettiği gıda maddeleri arasındaki ilişki.

Günümüzde insanların beslenme alışkanlıkları yüz yıl ve tabi daha da öncesine göre çok farklı. Hastalıklar da buna göre farklılık gösteriyor. Yavuz Dizdar; Yemezler adlı kitabında bu farklılıkların üzerinden giderek çok çarpıcı gerçeklere ulaşıyor. Bu gerçeklere ulaşırken de bilim adamı olduğu gerçeğinden uzaklaşmıyor. Konularla ilgili makaleleri tarıyor, araştırmaları inceliyor. Hacimli bir eser meydana getirerek istifademize sunuyor sonra.

Kitabın birinci bölümü; akademi ile endüstrinin işbirliğinin ne kadar tehlikeli olduğunu anlatıyor. Kapitalizmin vahşi kazanma isteği her türlü ahlaki değeri yok sayıyorken, gıda sanayi insanların sağlığından ziyade daha çok kazanmayı hedefliyorken bilim, bu kompozisyona girince ortaya yıkım çıkıyor. Beslenmenin genel felsefesinin anlatıldığı ikinci bölüm özet bir beslenme dersi veriyor okuyucuya. Yağ nedir, protein nedir, vücudun ihtiyacı nelerdir gibi. Sonrasında temel konular başlıyor. Bakalım nelermiş.

Yaşam süresini uzatan tek yöntem kalori kısıtlamasıymış. Ne kadar az kalori alırsanız o kadar uzun yaşıyorsunuz yani.

Besinleri ne kadar az pişmiş tüketirseniz o kadar iyi. Canlıyken yiyin diyor, ne kadar az pişerse o kadar faydalıymış gıdalar.

Taze sebze ve meyveler, mayalanmış ürünler (işlemden geçmemiş sütten yoğurt, kefir) bakliyat, hububat ve doğal beslenmiş hayvanın eti.

Beslenme mevsimine uygun olmalıdır. Beslenme aynı zamanda yerel olmalıdır. Yaşanan yerde üretilen ürünler mevsiminde ve olgun halde tüketilmeli.

Yiyilen her şey kendi haline bırakıldığı zaman doğal yollarla bozulabiliyor olmalı.

Endüstriyel gıdadaki ana sorunlardan biri tokluk hissi oluşturmaması ya da açlık hissinin daha çabuk ortaya çıkmasına neden olmasıdır. Bu durum sadece endüstriyel gıdanın daha rafine olmasıyla ilişkili görünmektedir.

İşlemden geçmemiş yoğurt, kefir ya da boza gibi gıdalar kalınbağırsakların sağlığının korunabilmesi için ciddi bir gereksinimdir.

İyi yemek ağır ağır pişendir. Hız ve beslenme ne olursa olsun bir arada olmamalıdır.

Kedi bile işlenmiş salamı, sosisi, sütü içmez.

Marketlerden alışveriş yapmayın, işlenmiş gıdayı evinize sokmayın. Çocuklarınıza miras olarak beslenme kültürü bırakmaya çaba gösterin.

Raf ömrü yüksek gıdadan kaçın, hatta bir ürünün son kullanma tarihi varsa doğrudan uzaklaşın ondan.

Kollajen vücut için olmazsa olmazlardan biridir. Doğal beslenmeyen hayvanların etini yiyerek kollajen miktarını artıramazsınız. Doğal tavuk, doğal et sağlar ihtiyacınızı. Kemik suyuna çorba, tavuk suyuna çorba, kapama, paça yiyin.

GDO asrın felaketlerinden biridir. GDO’lu ürün tüketmek, GDO’lu yemle beslenmiş hayvanın etini yemek, kanseri davet etmektir.

Köy tavuğu, köy yumurtası bulabiliyorsanız yiyin. Bulamıyorsanız uzak durun, gerek yok.

Şeker, beslenmenin doğal bir parçası değildir. Şeker kamışı ve şeker pancarından şeker üretilmesinin tarihi yenidir. Daha yeni olan ise mısır şurubunun kullanılmasıdır ki bu da kansere davetiye çıkaran bir şeydir.

Her türlü meşrubat, bisküviler, tatlandırılmış gıdalar, tatlılar, hamburgerler, sosisler üretilirken mısır şurubu kullanılıyor. Pankreas kanserinin birincil sebebi mısır şurubu. Keza siroz, karaciğer hastalıkları için de öyle. Şekerden ve şekerliden uzak durmazsanız uzun yaşamazsınız.

Tarım ilaçları o kadar fazla kullanılıyor ki, kalıntısız bir ürün tüketmeniz neredeyse mümkün değil. Organik olanı tercih edin. Paketlenmemiş olanı tercih edin. Riski düşürmüş olursunuz.

Benim buraya aktardığım birkaç not tabi ki tüm içeriği özetlemeye yetmez. Ana hatları ile verilen tavsiyeleri ilettim. Daha derin bilgiye erişmek için bu kitabın alınıp her evde başucu kitabı olarak kullanılması lazım. Ara sıra dönüp okunması lazım. Teşekkürler Yavuz Dizdar. Teşekkürler hayykitap.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir