Yardım

Ramazan ayı ile birlikte yardım faaliyetleri de hız kazandı. Ülkemizde ve Malatya’mızda yardıma ihtiyacı olan insan sayısı oldukça fazla. Günlük harcaması 2,15 doların yani yaklaşık 4 liranın altında kalanlar genel kabul edilmiş kriterlere göre açlık sınırının altında, 4,3 doların yani yaklaşık 8 liranın altında kalanlar ise yoksulluk sınırının altında kabul ediliyor. Aylık olarak düşündüğümüz zaman bir insan ayda 120 liranın altında para kazanıyorsa aç, 240 liranın altında kazanıyorsa da yoksul olarak nitelendiriliyor. Bu hesaba göre ülkemizde 150 bin kişi civarı açlık sınırında, 7 milyon civarı da yoksulluk sınırında insanımız bulunuyor. Malatya ili için yoksulluk sınırında olan insan sayısının 70-80 bin civarında olduğunu tahmin ediyorum.

Maddi durumu biraz iyi olan ve vicdani sorumluluk hisseden herkes Ramazan ayında çevresini araştırıyor, kime yardım edeyim diye düşünüyor. Yakın çevresi, mahallesi ve sokağında yardım edecek kimse bulamayanlar daha detaylı araştırmalar yapıyorlar. Yardım dernekleri bu aşamada devreye giriyor. Bu sene Ramazan ayında İnsani Yardım Vakfı (İHH) ve Taştepe Eğitim ve Kültür Derneği’nin (TAŞEMDER) faaliyetlerini gözlemleme fırsatı buldum. İmkânlarının elverdiği ölçüde yoksul ailelerin kapılarını çaldılar ve yardım paketlerini teslim ettiler. Allah razı olsun. Yardımlar yeterli olmadı, birçok ailenin kapısı çalınmadı ama boş da durulmadı. “Kime yardım edeyim?” düşüncesinde olan, bunun ızdırabını çekenler için bu tür yardım dernekleri çok güzel bir alternatif olabilir. Vicdanların dilenciler, yalancılar, dolandırıcılar tarafından çok fazla sömürüldüğü bir ortamda dernekler “acaba yerine ulaşıyor mu?” sorusu için güzel bir cevap oluyorlar.

İslam dininin en temel ibadetlerinden birisidir infak. Kuran’ı Kerim’de o kadar çok yerde zekât-sadaka-infak emrediliyor ki kutsal kitabımızı okurken dinimizin imandan sonraki en temel kavramlarının namazla birlikte ve namazdan ayrı tutulamayacak şekilde yardımlaşma olduğunu anlıyoruz.  Dinimizin emrettiği yardımlaşma şekli yoksulluğu ortadan kaldırmayı hedeflese de sadece Ramazan ayında yardım yapılması, yardımların en alt sınır olan kırkta bir oranında yapılması ya da hiç yapılmaması toplumu bu hedeften uzaklaştırıyor. Esasında zekât dinimize göre yılda bir defa değil sürekli yapılması gereken bir ibadettir. Zekât sadece Ramazan ayında verilmez. Mala zekât hangi tarihte düşerse o tarihte verilmelidir. Böyle uygulanırsa yardımlar senenin bir ayına yığılmaz, ihtiyaç sahipleri için de sürekli bir kaynak olur. Zekâtın kırkta bir oranında hesaplanması da yardım oranlarını düşüren bir etken. Kırkta bir en düşük orandır, değişik rivayetlerde peygamberimizin zekât için yirmide bir, onda bir, beşte bir oranlarını da takdir ettiği söylenmiştir. Neticede zekât vicdani bir iştir ve orana da kişi kendisi karar verir.

Yeterli miktarda olmasa da yoksul ailelerin kapılarının çalınması, ihtiyaçlarının giderilmeye çalışılması, yetim çocukların eğitim giderleri için yapılan yardımlar sevindirici. Bu faaliyetlerde bulunan tüm vakıf ve dernek çalışanlarından ve kendi kişisel giderleri ve lüksleri için harcayabilecekken gelirlerinin bir kısmını yoksul insanlar için ayıran herkesten Allah razı olsun.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir