Whatsapp Grupları Çağı

İlkokulda bize çağları anlattıklarında henüz Yakın Çağ’daydık. Upuzun bir İlk Çağ’dan sonra nispeten kısa fakat yine de uzun sürmüş bir Orta Çağ, sonra kısacık bir Yeni Çağ ve mini minnacık bir Yakın Çağ. Bunların toplamı da 600 bin yıl süren Taş Çağı’na oranla minnacık kalıyordu. Görünen o ki insanlığın her çağı Zenon’un paradoksunda olduğu gibi bir öncekine oranla yarı yarıya süren bir uzunlukta olacak ve bir gün gelecek ki göz açıp kapayıncaya kadar çağ değişecek.

Çağ değiştirmek günümüzde herhangi bir kurum ya da kuruluşun uhdesinde olmadığı için, en son değişimden haberimiz yok. Burada Ahmet Hamdi Tanpınar’ın aziz ruhuna rahmet okumak için şöyle bir mola verelim sevgili okuyucu. Tanpınar gibi bir münevver günümüzde yaşıyor olsaydı bu konuya yıllar öncesinden parmak basmış ve “Çağları Ayarlama Enstitüsü” fikrini çoktan yürürlüğe koymuştu. Bizim de bu konuyla dertlenmemiz gerekmeyecekti o zaman. Fakat saygıdeğer hocamızı rahmeti rahmana teslim edeli çok olduğu için böylesi mühim bir meselede yine cehaletimizle baş başayız. Karanlıkta ilerleyeceğiz çaresiz.

Çağ değiştirmekle ilgili bir konsensüs sağlanamayacağı içindir ki çağlar artık değişmiyor. Bozuk bir plağın kendi kendini tekrar etmesi gibi Yakın Çağ’da olduğumuz düşüncesi ile yaşıyoruz ki Yakın Çağ kapanalı çok oldu. Yakın Çağ’ı başlatan Fransız İhtilali’nden sonra insanlar; atom bombası patlattılar, aya insan gönderdiler, entegre devreyi icat ettiler… Geri dönüşü olmayacak birçok ilke imza attılar. Bu saatten sonra hâlâ Yakın Çağ’da olduğumuzu iddia etmek saflık olur. Üstelik aynı dünyada yaşadığımız milyarlarla aynı çağda yaşayıp yaşamadığımızdan emin bile değiliz. “O nasıl oluyor?” diye soracaksınız. Şöyle anlatayım. Amerika ile ya da Avrupa ile aynı çağda olduğumuzdan emin miyiz? Tarihi kaynaklara yaklaşım açısından aramızda bir farkın olduğunu biliyor muydunuz? Biz Orta Çağ’ın kapanış tarihini 1453 yani Efendimizin müjdesiyle İstanbul’u İslam vilayeti haline getirmiş olduğumuz sene olarak alırken onlar 1492 yani Amerika kıtasının keşfi olarak alıyorlar. Bu durumun iki yansıması var: Birincisi, biz Yeni Çağ’a girdikten sonra modern(!) batı neredeyse 40 yıl Orta Çağ karanlığında yaşadı. İkincisiyse, biz Yakın Çağ’da yaşarken onlar çoktan bir ya da birden fazla çağ atlamış şu an bize gülüyor olabilirler. Biraz uyanık olmakta fayda var. Eğer onlar Atom Çağı, Uzay Çağı, Devre Çağı gibi çağlara girip çıktılarsa bizim hızlı davranıp bu çağlara girmemiz, girmekle kalmayıp onlardan daha hızlı bir şekilde çıkmamız gerekiyor ki muasır medeniyetler seviyesine çıkabilelim. Aksi halde hâlâ Orta Çağ yaşayan bazı Afrika ülkelerinin ya da Yakın Çağ’a ulaşamamış Güney Asya ülkelerinin derekesine düşeriz.

Benim daha iyi bir fikrim var. Diğerleri yaşarken biz de az çok izleyici olarak kenarında köşesinde bulunduk. Onlar aya çıkarken biz de en azından TV yayını ile bir şeyler izleyebiliyorduk. Onlar atomu parçalarken biz de en azından kimyasal tepkimelerle alakalı teoriler üretebiliyorduk. Pek de geri kalmış sayılmayız. Hızlı bir hamleyle öne bile geçebiliriz. Ben mesela yaşadığımız bu çağı “Whatsapp Grupları Çağı” olarak adlandırmak istiyorum. Malum-u aliniz günümüzde iletişimin büyük çoğunluğu Whatsapp adlı uygulama üzerinden yapılıyor ve gruplarla yapılan iletişim de genel içerisinde büyük yer tutuyor. Hepimizin hayatına 3’er 5’er girmiş bu grupların gündelik hayatımız içerisindeki ağırlığı düşünüldüğünde kimse Whatsapp Grupları Çağı’nda yaşamadığını iddia edemez sanıyorum. İddia eden olursa da zaten kendi ağızlarıyla tarihin karanlık çağlarında yaşadıklarını itiraf edecekler demektir. Bu durumda onlar için yapacak bir şeyimiz kalmaz. Çağ atlama yolunda fireler vereceğiz illa ki.

Zamanın gerisinde kalmamak lazım sevgili dostlar. Dünya ilerlerken arkasından treni uğurlayan yolcular gibi bakmamak lazım. İlk kompartımanda bir yer bulup oturmak lazım. Yoksa gün gelir birileri Işınlanma Çağı’nı yaşarken etrafımızda ateş böcekleri gibi yanıp yanıp sönerler de biz hala merkep sırtında tepeleri aşma çabasında oluruz.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir