Üniversiteye Ulaşım Çilesi

Bazen yanlışlıkla üniversiteye giden otobüse biniyorum. Otobüse biner binmez yaptığım hatayı fark ediyorum ama nafile. İş işten çoktan geçmiş oluyor. Yaptığım hatanın bendeki birinci yansıması bir kişilik yer işgal etmenin vicdan azabı. Kapladığım o otuz santimetrekarelik alanı kullanıp okuluna gidebilecek bir öğrenciye engel olduğum hissiyatına kapılıyorum öncelikle. O otuz santimetrekare bir başkası için önem arz ediyor olabilir. Diğer yandan çarşıda otobüsten inmem gerekiyor. Bunu nasıl yapacağımı düşünerek geçireceğim yirmi dakikalık bir yolculuk günün başında ve bütün gün yaşayacağım stresten daha fazla olduğu için ayrı bir ağırlık taşıyor. Otobüs ağzına kadar dolu olduğu gibi insanlar neredeyse üst üste gidecekler. Ön kapıdan bindiğim otobüs çarşıya geldiği zaman, benim orta kapıya ulaşmış olma ihtimalim yok. Sabahın yedi buçuğunda bir otobüsün orta yerinde tamamen kıpırtısız bir şekilde kalmışım. Kabir böyle bir şey olsa gerek diye düşünüyorum. Sağına soluna dönme ihtimalin yok, kıpırdama ihtimalin yok. Nefes alıp verebildiğime şükrediyorum.

Otobüse her binen sıkışıklığı biraz daha artırıyor. Otobüste alenen yer yok fakat okuluna gitmek zorunda olan öğrenciler bir yolunu bulup o araca binmek zorundalar. Orta tarafları dolduralım ve bu cümlelerin versiyonları otobüsün içinde uçuşup duruyor fakat dolduracak bir orta taraf kalmamış durumda. Gelinin dini yok, kaynananın imanı yok. Ön tarafa anlatamıyorsun ki arkada yer olmadığını. Kafamı hafiften çeviriyorum gencin biri bana bakarak “ilerleyelim kaptan” diyor. Kaptan ben değilim ki kardeşim, hatta bu otobüsü süren de kaptan değil. Havasızlıktan beynine kan gitmiyor çocuğun ne yapsın. Bu kafayla bir de okula gidip ders dinleyecek.

İnsanca seyahat etmek, insanca eğitim almak gibi haklarımızın olduğunu düşünüyorum. Diğer araçlara binince nispeten insanca seyahat edebiliyorum fakat üniversite otobüsleri hınca hınç dolu olduğu için insanca seyahatten bahsetmek mümkün değil. Stalin’in Kırım Türklerini Sibirya’ya gönderdiği trenleri ya da benzeri seyahatleri örnek olarak verebilirim bu otobüslerin durumları için. Öğrencilerin okullarına daha rahat gitmeleri gerekiyor. Eğitim aldıkları alanlarla ilgili kafa patlatacaklarına boş-faydasız-gereksiz şeylerle uğraşmaları ne kadar abesse okula nasıl ulaşacaklarını düşünmeleri de o kadar abes. Bu yüzden bu güzergaha çalışan araç sayısı bilhassa sabah saatlerinde daha da artırılmalı. Trambüs projesi rahatlık sağlayacak mı bilmiyorum ama şu an için durum üniversiteye gidenler için çok sıkıntılı.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan