Üç

En sevdiğim sayı üçtür. Üç diğer sayılara benzemez. Bir ve iki gibi iddialı değildir. Dört, beş ve sonrası gibi kalabalık da değildir. Müsabakalarda üçüncüye bronz madalya verirler. Birinci ve ikinci gibi altın veya gümüş almaz ama eli boş da dönmez. Üçten büyük miktarlar için kısaca “çok” diyebiliriz. Daha az miktarlar içinse “az”. Yanılmıyorsam Arapça gramer kurallarında da durum böyledir. Fiil üçten fazla insan tarafından işleniyorsa ayrı çekilir, daha az insan için ayrı. Arkadaşlıklar için de benzeri bir iddiada bulunabilirim. Üçten fazla kişi arasında kurulan arkadaşlık daha yapaydır, iki kişi arasındakiyse eğlencesiz. En güzel dostluklar üç kişinin arasında kurulan dostluklardır. İki dost kavga ettiğinde onları barıştıracak bir üçüncüye ihtiyaç duyarlar. Üç iyi dostun arası kolay kolay bozulmaz böylelikle. Büyük bir cismi yüksekte tutmak için en az üç ayağa ihtiyaç vardır. Sacayağı oluştuysa yıkılma olasılığı düşüktür. Yaşadığımız dünya üç boyutludur. Dördüncüsünü aklımız almıyor. İki boyuttaysa ancak resim çizilebiliyor.
Benim üçü sevmemin sebebi yukarıda saydıklarım değil. Sevmeye başladıktan sonra bunları düşünmeye başladım. Çocukluğumda kulağıma tekerleme gibi gelen bir deyimden dolayı sevmişimdir. Allah’ın hakkı üçtür. Yıllarca hep Allah’ın hakkının üç olduğunu düşündüm. Ne demektir Allah’ın hakkı diye çok fazla kafa patlatmama gerek yoktu eski zamanlarda. Şimdi düşünüyorum, üç sayısına sempati duyuyor olmama rağmen Allah’ın hakkı olması konusunda hiçbir mantıklı düşünce oluşmuyor kafamda. Abdest alırken uzuvlar üç defa yıkanıyor ama bu sadece daha temiz olması için. Saymaya başlasam üçe bölünen bir sürü ayet numarası, sure sayısı bulurum ama şarlatanlıktan öteye gidemem bu bilgilerle. Neticede vardığım kanı şudur ki Allah’ın hakkı üç değil sonsuz adettir. Üç ne kadar güzel bir sayı olursa olsun asal sayılarımız, tek sayılarımız ve rakamlarımız arasında ne kadar müstesna bir yeri olursa olsun hiçbir anlam ifade etmiyor konu Yaratıcı ve insanlarla olan ilişkisi olunca.


Yaşadığımız her saniye bize doğruyu bulmamız için tanınmış bir haktır. Bunu iyi bir şekilde değerlendirebiliyorsak ne mutlu bize. Bütün bu nimetlere boş gözlerle bakıyorsak, nimetleri Allah’tan bilmiyor ve şükretmiyorsak; bir kendini beğenmişlik çukurunun içine düşmüş: “ben yaptım, ben ettim, ben kazandım, ben biliyorum” tekerlemelerini sayıklıyorsak vay halimize.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

5 thoughts on “Üç

  1. Abi öncelikle ağzınıza sağlık
    Yazıyı okuduktan ortalarına geldiğimde sayılarla ilgili daha önce yazdığınız yazılar aklıma geldi ve hatırlamak istedim ancak bu vesileyle sitenizde çok ciddi bir eksikliklik farkettim.Sitede arama yapabilmek için herhangi bir araç yok.Bu eksikliği yaşarken ancak bir sayı geri gidebildim ve “İki”yi bulabildim.Merak edenler için linki ekliyorum (https://www.dincarslan.net/2011/03/iki/).
    Bu yazıyı okuduğumda da bu sefer yeni bir şey daha keşfettim(lan ne çok şey kefşetmişim).Bu yazı tam 1 yıl önce yazılmış.Yani 05.03.2011 tevafuk mudur bilemiyorum.
    Bundan sonra 2 şey bende merak uyandırdı
    1. acaba “Bir” 05.03.2010 mı yazılmıştı(“bir” varmı yok mu hatırlayamadım)
    2. yoksa “Dört” 05.03.2013 de mi yazılacak…………….

    1. Abi teşekkür ederim yorumunuz için. Bu yazıyı yazdıktan sonra benim de içimden geçti bir ve ikiyi bulmak, ama cidden arama formunun olmaması büyük bir eksiklik. Sizin keşfetmiş olduğunuz arama formunu sizin keşfinizden sonra gördüm. Gerçekten kullanışlı değil. Ana sayfada mümkün olduğunca çok yazı bulundurmaya çalışıyorum ama arşiv konusunda ciddi bir acziyet içindeyim. Bu arada “bir”i de buldum: https://www.dincarslan.net/2011/01/bir/ geçen Ocak’ta yazmışım ardından iki gelmiş. Üç’ü tasarlamamıştım, geçen hafta Ankara’da giriş kısmını tasarlamıştım kafamda, yazıya dökmek bugüneymiş. Tarihlerse sizin keşfiniz. Cidden hoş bir tevafuk olmuş. Bir “Dört” gelecek mi bilmiyorum ama tarihini 5 Mart’a istesem de getiremem artık. Tasarlayarak yazmak zaten zor, belirli bir tarihe denk getirmekse imkansız gibi görünüyor şu an bana.

  2. Özür dileyerek başlıyorum cahilliğime verin
    Login olduktan sonra arama çubuğu sağ üst köşede kullanılabiliyor(ne kadar kullanışlı olduğu şüpheli “iki” için 97 sonuç çıkardı karşıma) Yazmak istediklerimi login olmadan önce düşündüğüm için arama çubuğu haliyle görememişim.

  3. Ekmek yere düşünce üç kere öpüp alnımıza koyardık. Üç günden fazla küs kalmak olmazdı, meftalar için bir fatiha üç ihlas okunmalıydı. bir de üç vakte kadar lafı vardır ki oraya hiç girmeyeyim 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir