Üç Aliler Divanı [Yılmaz Karakoyunlu]

Üç Aliler Divanı bir hesaplaşmanın romanı. Bu hesaplaşmanın başka romanları ve araştırmaları da var, iç içe geçmiş onlarca hadise. Bir ağacın altında toplanmış dört tane tıp talebesi. 19. yüzyılın sonlarına açılmış gözler. Mutlakiyetin meşrutiyete evrilmesinin köşe taşları. Sonra Enver, sonra Talat, Tütüncü Yakup ya da Doktor Nazım, Kuşçubaşı Eşref ve diğerleri. Meşrutiyetin ilan edilmesi ve ardından cihan harbi. Osmanlı’nın yıkılışı ve Cumhuriyet. Cumhuriyeti kuran kadronun Meşrutiyeti ilan eden kadro ile hesaplaşması.

 “Ben, devşirme paşası değilim. Mazim kadar, âtim de karakter ve kabiliyetle irtibatlıdır. Benim, talihle alışverişim olmamıştır…”

“Osmanlı’nın birleşik ruhu, kim bilir bu yüz lehçeli edebiyattan nasıl bir azap çekmiş ve bu azabı büyük bir miras gibi Cumhuriyet’e bırakmıştı. Şimdi Cumhuriyet, bu mirasın reddi için dava açıyordu…”

“Enver’in ‘Talihin döndüğünü ilk defa hainler anlar; köpeğin zelzeleyi hissettiği gibi bunlarda bir meziyet vardır’ sözünü dilinden düşürmeyişine bir mana veremezdi.”

“Gerçekten de İttihat Terakki, Cumhuriyet dahil bütün dönemlerde ülkeye hâkim olmuş iktidarların en büyük, en güçlü teşkilatıydı. Bu teşkilatın, çöktüğü sanılan yerde, birden dik başlı bir eşkıya gibi yeniden dağlara çıkışını beklemek gereksizdi, ama şehrin gözden uzak bir semtinde yeniden canlanıp bir canavar gibi Cumhuriyet’e saldırması beklenmeliydi. İstanbul’un kaltak koynu, bir eski husumeti saklayıp, fırsatı gelince, gür duygularla ortaya çıkaracak kadar sıcak ve şehvetliydi.”

“Gerçi halkın gösterdiği büyük ve çığırtkan sesli tezahürat göz doldurucuydu, ama Gazi Paşa, bunun kalıbına kolayca kanacaklardan değildi. Çok değil, daha yedi yıl önce Kral Konstantinos İzmir’i işgal ederken aynı İzmirli, yine aynı otelde kalan Konstantinos’a da benzer heyecanlarla sevgi ve saygı göstermişti. İzmirlinin, Girit’ten, Midilli’den, Sakız’dan getirdiği bir kıvrak taraf vardı ki, bunu dikkate almamak imkânsızdı.”

“İngilizlerin İstanbul’da asmaya cesaret edemedikleri Canbulad’ı Kel Ali İzmir’de asmıştı.”

“Bu millete benliğini kazandıran ilk heyecanı hep İttihatçılar verdi. Onlar olmasaydı ben yolu bu kadar kolay yürüyemezdim.”

“Millete ilk benliğini kazandıran kadro şimdi, Cumhuriyet’in sigasına çekilmek üzere bir hücreye hapsedilmişti.”

“İzmir’de Terakkiperverin soluğunu kestik; Ankara’da da İttihatçıların gırtlağını sıkacağım…” (Kel Ali)

“Gazi, masasına gitti; iyi yontulmuş kalemlerinden birini aldı. Kâğıdın üzerindeki okları izleyerek açıklamalarını sürdürdü: “İktisadiyatımız müstakildir. Millî kapitalist bir ekonomiye destek verecek seviyede devletçi olmak zorundayız. Bunu tahakkuk ettirdiğimiz an, içtimaî davamızın bütün hedeflerini tahakkuk ettirebiliriz…” Gazi’nin sesi değişti. O beyaz gömleğin yerine, mareşallik üniformasını giymiş gibiydi. Sözleri bir fikrin tartışmaya açılmasındaki üsluptan ayrılmış, emir yazdıran hüviyete bürünmüştü: “İçtimai hedefimiz için hiçbir taviz kabul etmeyeceğiz, İsmet… İttihatçılar, Garplılaşmak istedi; biz, medeniyetçi olacağız. Onlar, komitacı hüviyetiyle ihtilalci olmak istediler; biz, inkılapçı olacağız. Onlar, Osmanlılaşmak istedi; biz, milliyetçi olacağız. Onlar, İslamlaşmak istedi; biz, laik olacağız… Gazi, İsmet Paşa’nın elini tuttu, parmaklarını parmaklarına geçirdi: “Bir itirazın var mı ?” İsmet Paşa’da ses yoktu. Gazi, bastırmak gereğini duydu: “Beni anlıyorsun değil mi? Cumhuriyet için neden kimsenin gözünün yaşına bakmadığımı anlıyorsun değil mi ?”

“Hayır! Hayır, hiçbir şey geride kalmadı. Heyecanlarınız kaybolmuş, ihtiyarlamışsınız. Bütün bencillikleriniz ortaya dökülüp sizi esir almış. Ne yazık! Kendinize has bir sırrınız yokmuş meğer. Bazen kendime yazıklar olsun Nâzım, hiç kimse işin aslını kavrayacak kabiliyette değilmiş diyorum. İstibdat hepinizin nefretiydi; benim hedefim. Ben vurdum, siz sevindiniz; o kadar…”

Yılmaz Karakoyunlu’nun eseri 250 sayfa civarında. Doğan Kitap tarafından yayınlanmış.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir