Türler Yok Olurken

Öğrencilik yıllarımda oynadığım bir bilgisayar oyunu belirli haritalar üzerinde medeniyetlerin geliştirilmesi mantığına dayanıyordu. Deniz içeren bazı haritalardaki medeniyetler balıkçı gemileriyle halkın ve ordunun et ihtiyacını karşılayabiliyordu. Fakat hiçbir şeyin sınırsız olmaması kuralı burada da geçerliydi. Ağ atılan bölgelerde balıklar bir süre sonra tükeniveriyordu. Evet, yaşadığımız dünyanın da gerçeklerinden birisi bu. Sınırsız kaynak yok, bütün kaynaklar sınırlı ve bitmeye mahkûm. Ölümsüz olan bir tür yok, bütün türler ölümlü ve insan da yok olacak türlerden bir tanesi.

İnsanoğlu dünyadaki varlığı boyunca birlikte yaşadığı türleri yok etmeyi bir alışkanlık haline getirdi. Bazen yaşamak için avladığı canlıları bazen de zevk için avladı. Avlayarak onlarca türü yok ettiği gibi bazen sadece doğanın dengesini bozduğu için de canlı türleri yok olup gittiler. Bugün, dünyanın dengesinin aşırı bir şekilde bozulmuş olması artık saklanamayan bir gerçek. Düne kadar karbon salınımı konusunda inatla hiçbir şey yapmayan ülkeler bugün konuyu gündemlerine aldılar fakat nafile. Kyoto Protokolü’nü imzalamaya uzun yıllar yanaşmayan Çin ve ABD bile durumun vahametine binaen anlaşmayı imzaladılar. Yine de durum artık geri dönülebilecek noktaları çoktan aştı. Zamanında lazımdı bu önlemler. İnsanoğlu başka türlerin hayatlarını sona erdirirken kendi hayatını da ihmal etmedi, insan da küresel iklim değişikliğinin neticesinde yok olmaya aday olan türlerden bir tanesi. 

Atmosfere çok fazla sera gazının salındığı vahşi üretim çağlarından sonra temiz enerjiye, yenilenebilir enerjiye doğru bir yönelim başladı. Bu yönelim hâlihazırda atmosferde bulunan sera gazlarının sadece sabit kalmasını ya da daha düşük bir ivmeyle artmasını sağlayacak, azalmasını değil. Ülkelerin karbon salınımlarını azaltmak üzere gösterdikleri çabalar, “Sıfır Karbon Hedefi”nin gerçekleşeceği zamana dair yaptıkları açıklamalar günahı işledikten sonra yapılan “günah çıkarma” eylemine benziyor. Suç itiraf ediliyor fakat suçun işlenmiş olduğu gerçeği ortadan kalkmıyor. İklim değişiyor, türler yok oluyor. 

Küresel iklim değişikliği gözlemlemeye başladığımız ve ilerleyen yıllarda hayatlarımızda daha fazla yer alacak olan bir gerçek. Kutuplardaki buzullar eriyecek, deniz seviyesi yükselecek, deniz kenarındaki yerleşim yerleri sular altında kalacak, temiz içme suyu kaynakları bu yükselişle birlikte tuzlu sularla karışarak kirlenecek. Bunlardan sadece insanlar değil, dünyayı paylaştığımız diğer canlı türleri de etkilenecek. Kuşlar, balıklar kadar ekolojik sistemin düzenini sağlayan arılar, böcekler de yok olacak. Dünya nüfusunun da bu hızla artmaya devam etmesi geleceğin dünyasının önemli kaynak sorunları ve önemli iklim sorunları ile uğraşmak zorunda kalacağının dikkate değer bir göstergesi.  

25 Kasım 2021 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir