Türk Edebiyatı Tarihi [Hüseyin Nihal Atsız]

Atsız’ın Türk Edebiyatı Tarihi kısa bir Türk tarihi ile başlıyor. Sakalar’dan başlayıp Karahanlılar’a kadar Türk tarihi 10-15 sayfada özetleniyor. Daha sonra Türk Edebiyatı tarihi devirlere ayrılarak ilk devir olan İslam öncesi devir, ve bu devirdeki destanlarla devam ediyor. Destanlar şunlar:

1-Yaratılış destanı: Dünyanın ve insanın yaradılışını anlatan bir destan. Tanrı dünyayı önce sudan, sonra topraktan yaratıp burada yaşaması için bir kişi yaratıyor. Kişi Tanrı’yı kıskanıp onunla boy ölçüşmeye çalışınca Tanrı onu lanetleyip adına şeytan diyor. Daha sonra dokuz milleti oluşturacak dokuz insan yaratıyor. Kendisi de göğün 17. katına yerleşiyor.

2- Saka destanı: İki tane Saka destanı var. Birincisi Alp Er Tunga destanı. Alp Er Tunga’nın bir ismi de Efrasiyab’dır. Alp Er Tunga Turan padişahının oğludur. Tarihte Sakalarla İranlıların savaştıklarını biliyoruz. Destan’da bu savaşları anlatıyor. Kendisi İranlı olan Firdevsi’nin kaleme aldığı bu destan İran-Turan savaşlarında İranlıların ne kadar kahraman olduğunu, Zaloğlu Rüstem’in defalarca Alp Er Tunga’yı nasıl yendiğini anlatıyor. İkinci Saka destanı ise Şu destanı. Bu destan iki farklı hadiseyi anlatıyor. Zülkarneyn’de denilen İskender’in doğu seferi sırasında Türklerin bir kısmı doğuya çekiliyor. 22 aile kendilerine daha sonra katılacak 2 aileyle birlikte yurtlarından ayrılmıyorlar. Kalanlar 24 Oğuz boyunu oluşturuyor.

3- Kun-Oğuz destanı: Yazar Hun yerine Kun demiş zira eski Türkçede “H” harfi kullanılmıyor. Bu destan Türklerin en meşhur destanıdır ve farklı versiyonları mevcuttur. Sözlü gelenek eseri olduğu için zaman içinde ve farklı yerlerde farklı şekillerde söylenmiştir. İslam’dan sonra da İslam tesiri ile değiştirilmiş biçimleri de olmuştur. Benim de aklımda yer etmiş kısımları var: “…bu oğlanın yüzünün rengi gök idi. Ağızı ateş kızıl idi. Gözleri ala, saçları kara idiler. Güzel perilerden daha güzeldi. Bu oğlan anasının göğsünden ağızı içip bundan sonra bir daha içmedi. Çiğ et, aş, şarap diledi. Dilegelmege başladı. Kırk günden sonra büyüdü. Yürüdü. Oynadı. Ayağı öküz ayağı gibi, beli kurt beli gibi, omuzu samur omuzu gibi, göğsü ayı göğsü gibi idi. Gövdesinin bütünü tüptüylü idi…” Bu oğlan yani Oğuz; Tanrı’nın kendine gönderdiği bir kızla evlenip Gün, Ay, Yıldız adlı 3 çocuk, daha sonra yine Tanrı’nın gönderdiği bir kızdan da Gök, Dağ, Deniz adlı 3 çocuk sahibi oluyor. Bunlar tabi ki 24 Oğuz boyunun ataları oluyor. Gökhan, Dağhan, Denizhan, Ayhan… Bir kurt seferlerinde Oğuz Kağan’a yol gösteriyor. Sefer sırasında yararlılık gösterenlere Kağan isim koyuyor. Birine Kıpçak diyor birine Karluk. Destanın bir de İslam yorumu var. Hazreti Nuh’un bir torununun ismi Türk, bu Türk milletinin ilk ferdinin çocuklarının arasında Tatar, Moğol gibi milletlerin de ataları çıkıyor. Birkaç nesil sonra Allah’ın veli bir kulu olarak dünyaya gelen Oğuz herkesi İslam’a davet edip kabul etmeyenlerle savaşıyor.

4- Siyenpi destanı: Siyenpiler Hunlarla Göktürkler arasında bölgeye hakim olan bir Türk kavmiymiş. Bu destan ortaya çıkar çıkmaz Çinliler tarafından yazıya döküldüğü için çok gelişememiş.

5- Göktürk destanı: Bu destanın da farklı versiyonları var. Ergenekon’dan çıkış, annesi kurt olan adamlar, kurt tarafından yol gösterilen ordular bu destanlarda geçiyor.

6- Uygur destanı: Türeyiş, Göç, Uygurların Mani dinini kabul etmeleri gibi destanlardır.

Kitapta eski Türkçe bazı kelimeler mevcut. Hunların isminin geldiği Kun kelimesi koyun anlamına geliyormuş. Sü asker demek, subaşı da kumandan. Sülemek asker sevketmek. Hunlarla ilgili bilgiler Çin kaynaklarından alınmış. Göktürklerin kendi yazıları olduğu için bugüne kadar sağlam bir şekilde gelen bilgiler mevcut. Türk dilinin en eski halini de bu yazıtlardan öğreniyoruz. Türkçe’de “H” harfi yok yerine “K” kullanılıyor. “V” harfi de mevcut değil yerine “B” var. Kitapta aynı zamanda Orhun yazıtlarının da tam metnine (çevirisine) yer verilmiş. Daha sonra İslam sonrası Türk edebiyatı örnekleri var. İlk örnek Manas destanı. Akabinde Karahanlılar ve Gazneliler dönemlerinden bahsediliyor. Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig eserinden, Kaşgarlı Mahmut’un Divanı Lügati Türk eserinden, Yügnekli Ahmet’in Atabet’ül Hakayık’ından örnekler var.

Hüseyin Nihal Atsız‘ın Türk edebiyatı tarihi özetle böyle. 179 sayfalık bu eseri Baysan basım yayınlamış. Bendeki 1992 baskısı. Kitabın önsözünü de Atsız’ın iki oğlu Yağmur ve Buğra Atsız yazmış.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir