Tepetaklak [Eduardo Galeano]

Eduardo Galeano’nun Tepetaklak kitabını okurken o kadar çok yerin altını çizmişim ki, buraya aktarabileceğim limitin çok üzerinde olduğumu fark ettim bir saatten sonra. Dolayısı ile aktaracaklarım özetin de özeti artık.

Kitapta birçok yeri işaretlememin sebebi yazarla aynı fikirde olmam. Yazarın düşünceleri ile düşüncelerim yüzde yüz olmasa da neredeyse tamamen örtüşüyor. Okurken bunun şaşkınlığını da yaşadım. Benimle aynı şekilde düşünen bir yazar gelip geçmiş dünyadan. Dünyanın bir başka köşesinden, bir başka yarım küresinden fakat aynı vicdan çığlıklarını dinlemişiz, aynı hüzünle bakmışız dünyanın geldiği duruma, aynı sıkıntıları hissetmişiz. Galeano üç sene önce göçüp gitmiş dünyadan. Ben bu dünyanın yok edilişini izlemeye devam ediyorum.

Tepetaklak, adındaki tersine dönmüşlüğü dünyanın birçok yerindeki birçok uygulamada görüp, gözler önüne seriyor. Mesela:

  • En büyük sahtekar ve yalancılar başarılı politikacılar olarak yaşamlarını sürdürürken küçük sahtekar ve yalancılar hapsi boyluyor.
  • Dünyaya en fazla zarar verenler asla ceza görmez.
  • Ahlak kuralları adaletsizliği mahkum etmiyor, bunun yerine başarısızlığı mahkum ediyor. Başarı uğruna her türlü adaletsizlik ve ahlaksızlık mubah artık.
  • Egemen ülkeler, diğer ülkelere askeri diktatörlük ya da itaatkar hükümetler dayatabiliyor.
  • Irkçılık, her türlü karşıt söyleme rağmen her zaman egemendir ve egemen kalacaktır.
  • İşkence, her türlü karşıt söyleme rağmen her zaman yapılmaktadır ve yapılacaktır.
  • İktidarlar yoksulluk üretirler, kendi ürettikleri yoksulluğun neticesinde ortaya çıkan yoksullara karşı da savaş açarlar.
  • Yasalar, küçük suçlular için vardır. Yeterince büyükseniz, her türlü suçu işlemekte özgürsünüz.
  • Hapishaneler suçluyu rehabilite etmeyi değil, izole etmeyi amaçlıyor.
  • Kitle iletişim araçları dünyanın herhangi bir yerindeki adaletsizlikten bahsediyorsa, Amerika’dan ya da diğer vampirlerden silah satın almayan (ya da menfaatlerine uygun hareket etmeyen( bir hükümet var diyebilirsiniz. Yoksa bu zulüm açığa asla çıkmazdı.
  • BM örgütünün genel kurulu tavsiyeler sunar, güvenlik konseyi karar verir. Tamamen bir tiyatrodur bu. Veto hakkı olan beş tane ülke istediklerini yaparlar.
  • Dünyadaki nükleer silahların yarısı Amerika’da yarısı Rusya’da. Hasbelkader başkası yapacak olsa tepesine çökerler. Ellerindeki silahlar dünyayı yok edebilir.
  • Uyuşturucu kullanıcı mahkum edilir, onu kimyasal avuntuya teşvik eden, kaygı-keder ve yalnızlığı artıran tüketim kültürü mahkum edilmez.
  • Seçimlerde seçtikleriniz en iyi rol yapanlardır. Başka bir şey ümit etmeyin.
  • ABD dünyanın en borçlu ülkesidir fakat hiçbir şey ödemez.
  • Kapitalizmin Doktor Frankenstein’ı kendi hesabına yürüyen bir canavar yarattı ve onu durduracak kimse yok. Bütün devletlerin üstünde bir devlet türü, kimse tarafından seçilmese bile herkese hükmeden görünmez bir iktidar. Bu dünyada fazlasıyla sefaletin yanı sıra fazlasıyla para da var ve zenginlik bu parayla ne yapacağını bilmiyor.
  • Dünyada sürekli ücretler düşüyor, mesailer artıyor, makinelerin alanı genişliyor. Kölelik çağı yeniden başladı -ya da hiç bitmedi-.
  • İşini kaybetme korkusu bütün dünyadaki en büyük korku.
  • Sermaye, ucuz işgücü aradıkça insanlık yok oluyor. Sermaye gidip Hindistan’da fabrika açıyor, günde bir doların altında işçi çalıştırıyor, bu işçiler kısa sürede hayata veda ediyorlar hayat yaşamadan. Sonra borsa yatırımları, sonra finans, spekülasyon. Her türlü hırsızlık.
  • Çevre kirliliği o boyutlara ulaştı ki, dünya hızla yok oluyor. Dünyayı yok edenler ise yüksek paralar harcayarak reklam filmleri çekip çevreye duyarlılık mesajları veriyorlar. Biz de yiyoruz.
  • Sistemin dokunulmazlığının besin kaynaklarından birisi de kadercilik.
  • Otomobiller hem insanı öldürüyor hem tabiatı.
  • Eşyalara sahip olmak için borçlanan büyük çoğunluğun elinde, yeni borçlar yaratan borçlarını ödemek için yaptığı borçlardan başka bir şey kalmıyor ve tek tüketebildiği, bazen suç işleyerek somutlaştırdığı fantezileri oluyor.
  • Zorunlu tekbiçimlilik diktatörlüğü herhangi bir tek parti diktatörlüğünden çok daha yok edici: Bütün dünyada insan evlatlarını örnek tüketici fotokopileri olarak yeniden üreten bir yaşam biçimini dayatıyor.
  • Örnek tüketici otomobilinden yalnızca çalışmak ve televizyon izlemek için iniyor. Her gün dört saatini küçük ekranın karşısında oturup plastik yiyecekler yiyerek geçiriyor.
  • Endüstriyel yiyecekler, yiyecek kılığına girmiş çöplerdir.

Alabildiklerim bunlar. 35O sayfaya yaklaşan bu kitabın tamamının okunması gerekiyor (Sel Yayınları basmış). Yazarın bu kitabı 1900’lerin sonunda yazdığını da eklemeliyim. O günlerden sonra çok şeyler değişti dünyada, yıkım daha da hızlandı, yoksulluk daha da arttı. Daha fazla insan savaşlarda öldü, açlıkla yüzleşti. Daha fazla çocuk ölümü oldu, adaletsizlik giderek arttı.

Kitabın sonunda yine de ümitsizlikten değil de ümitten yana olduğunu söylüyor Galeano. Bu dünyadan, ümidiyle ilgili bir ışık görmeden geçip gitmiş olsa bile insanlık yine de ümitten yana olmalı. Meşale bir yazardan bir ozana geçmeli ve yanmaya devam etmeli. Selam olsun Galeano gibi yaşamış ve yaşayan, namuslu bir vicdan, temiz bir kalp sahibi olan herkese.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir