Taşeron İşçi – Modern Çağın Kölesi

Kölelik, insanlık tarihiyle yaşıttır. İlk çağlarda savaşlarda esir alınanların özgürlüklerinin ellerinden alınmasının ya da kast sistemlerinin uygulandığı toplumlardaki alt tabakadan insanların sömürülmesinin bugünkü uygulamasını arıyorsanız size taşeron işçi müessesesini örnek veririm. Köle pazarından köle satın almakla ihale ile taşeron işçi almak arasındaki farkı bana kim anlatabilir?

İnsan hayatının olmazsa olmazlarından birisidir çalışmak. Akif’in de dediği gibi: Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası; Dostunun yüz karası; düşmanının maskarası!” Biz de dosta düşmana maskara olmamak için elimizin yettiğince çalışıp çoluğumuzun çocuğumuzun rızkını çıkarmaya uğraşıyoruz. Rızkı veren Allah ve dilediğine veriyor. Yarının sahibi Allah, kimin ne olacağı belli değil. Biz ekmeğimizi kazanırken isyan etmiyoruz fakat bizim başımızı eğdiğimiz, teslim olduğumuz makam işveren makamı değil. Bu yüzden işverenlerin de ellerini vicdanlarına koyarak davranmaları gerekiyor.

Taşeron işçi sisteminin hemen hiçbir yerinde vicdan, merhamet yok ne yazık ki. Çalışan ihtiyacı olan firma, köle pazarı gibi iş gören taşeron işçi firmalarına başvuruyor ya da ihale açıyor. Bu ihalenin bir benzerini eski çağlardaki köle pazarı örneğinde görebilirsiniz. İhaleye çıkan firmaya üst işveren, işçileri üzerinde gösteren firmaya ise alt işveren adı veriliyor. Sistemin görünürde bir sakıncası yok fakat uygulamada rastlanılan bir sürü haksızlık var.

İşçilerin sigortaları sorunlu. Sigortasız çalıştırılma ihtimalleri oluyor ve bunun denetimi çok zor. Sağlık güvencesi bu zamanda çok önemli zira herkesin çoluğu çocuğu var ve sağlık güvencesi olmayanlar için tedavi masraflı bir süreç. Üst işveren diye tabir ettiğimiz firma işçileri ihale ile aldığı alt işverene atıyor topu her durumda. “Maaşlarımızı alamıyoruz!” Cevap: “Bana ne!!!” Sigortamız yapılmıyor, cevap aynı. Top, alt işverende olduğu için firma bu konularla ilgilenmiyor. Sanki karşısındaki insan değil de köle.

Hadisenin benim nazarımda daha dikkat çekici olan tarafı ise iş güvencesinin olmayışı. Taşeron işçiler bir ay sonra ne olacaklarını bilmiyorlar. Her an işsiz kalma korkusu ile baş başalar. Psikolojik olarak böylesi baskıya maruz kalan insanların hayatları kendilerine zindan olur. Her insan yarın konusunda endişesiz yaşamak ister. Tabi ki yarının sahibi Allah, tabi ki tevekkül etmek gerekir lakin daha önce dediğim gibi, teslim makamı işveren değil.

Denetimin zor olduğu, çalışanların her an işlerini kaybetme korkusu yaşadığı bu sistem. Bu korku yüzünden ilgili makamlara durumun aktarılmasının dahi mümkün olmadığı bu sistem kölelikten başka bir şey değildir. İslam nasıl köleliği kaldırdıysa, bugünün idarecilerinden Allah Resulü’nü kendine örnek alanların da bu sistemi kökten ortadan kaldırmaları icap eder.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir