Taciz Olayında Suçlu Kim?

Taciz skandalını medyadan takip ettiniz. Bir vakfın yurdunda, sapığın biri öğrencilere tacizde bulunmuş. Vakfın itibarı yüzünden skandalla ilişkilendirilmesine karşı çıkanlar olduğu gibi vakfın da bu olayda suçlu olduğunu iddia edenler var. Nefret uyandırıcı suç konuşulduğu gibi bir kişinin suçu yüzünden bir topluluğun cezalandırılıp cezalandırılamayacağı da konuşuluyor. Gelin birlikte bakalım, mantık ne diyor, gerçekte uygulama nasıl ve olması gereken ne?
Mantık der ki, bir bütünün parçası bir suç işliyorsa o suç işleyene aittir. Bütün, parçanın işlediği suç yüzünden etiketlenmemeli, suçlanmamalı. 99 iyi niyetli insan, iyi niyetle bir işe kalkışmışlar ve aralarında 1 tane kötü niyetli var. Tabi ki kötülük yapmak iyilik yapmaya göre çok daha kolay ve etkisi çok daha fazla olduğundan 99 iyilik kolay kolay ses getirmezken 1 kötülük dünya çapında ses getirebilir. Koca bir vakıf, sadece iyilik yapmak için organize olmuşsa ve aralarına katılmış bir tane sapık varsa, iyiliklere yoğunlaşmalı, kötülükle anılan organizasyon değil de şahsın kendisi olmalı.

Gerçekte uygulama böyle olmuyor. Gerçek hayatta bir bütünün parçası bir suç işlediği zaman biz bütün o organizasyonu suçlu kabul ediyoruz. Bir aileden bir hırsız çıkarsa tüm aileye hırsız etiketini yapıştırıyoruz. Bir topluluktan bir tane farklı özellikli insan çıkarsa tüm o topluluğu o farklı özellikle yad ediyoruz. Son yıllarda toplumsal kutuplaşmalarımız bizi kırılmış bir cam kâsenin parçaları kadar çok parçaya böldüğü için bu tür yaklaşımlarımız da arttı. Öteki dediğimiz onlarca grup var ve hepsine de bir özellik atfetmiş durumdayız. Her gruptan gördüğümüz bir tane kötü özelliği alıp bütün grubu aynıymış gibi görüyoruz. Gerçekte de uygulama bu.

Olması gerekenden bahsedelim. Toplumsal kutuplaşmanın olmadığı, insanların birbirlerinden farklı özellikleri yüzünden birbirlerini ötekileştirmediği, etiketlerin havada uçuşmadığı bir toplumda yaşamak en büyük arzumuz. Böylesi bir toplumda bir suç işlendiği zaman adalet mekanizması bir cerrah hassasiyetiyle suçu işleyeni ilgili organizasyonun içerisinden temizler, suça bulaşanları tek tek bularak hak ettikleri cezaları verir ve iyi niyetli vakıf, topluluk, cemaat, cemiyet… varlığını daha dikkatli bir şekilde sürdürür. Parçanın suçu bütüne yüklenmez, bir kişinin sapıklığı yüzünden yüzlerce iyi niyetli insan ceza görmez. Burada kritik nokta şu: Sadece bu vakfı değerlendirirken parçanın suçu bütüne yüklenemez diyerek bugüne kadar içindeki parçaların suçunu bütüne yüklemiş olduğumuz tüm diğer grupları görmezden gelirsek, aynı objektif bakışı hepsine yönlendirmezsek bizim de o suçu işleyen parçadan bir farkımız kalmaz.

Ayrıcalıklar tehlikelidir. Adaletin kılıcı herkese karşı aynı keskinlikte değilse, bir cemiyetteki birkaç suçlu için o cemiyeti yekpare suçlu ilan ederek hepsini kesiyor bir diğeri için cerrah titizliğiyle çalışıyorsa orada adalet yoktur. Eğer bugüne kadar, bir kişi yüzünden suçladığımız tüm o grupların itibarlarını iade edip bundan sonra da bir kişinin suçu için kalabalıkları infaz etmeyeceksek söz konusu vakıf için de aynısını uygulayalım. Eğer bu vakfa ayrıcalık tanıyacak sonra da bildiğimizi okuyacaksak bence vakıf kapatılmalı ve idareciler dâhil suçla ilgili herkes cezalandırılmalı.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir