Suriye’den Bana Ne (II)

Dünyada olup bitenlerin iki yüzü var. Biri bize gösterilen biri de görmemiz istenmeyen. Suriye’de ne olup bittiğini bilmiyoruz. Bizim bilmemizi istedikleri gibi biliyoruz ya da. Bilebileceğimiz bir şey varsa o da Suriye’ye girilirse ne olacağıdır. Irak’tan, Afganistan’dan farklı olmayacağından emin olabilirsiniz. Suriyeliler kendi kan ve gözyaşlarının içinde boğulacaklar, Esed’e bile rahmet okuyacaklar. Biz de Amerika Birleşik Eyaletlerinin bir ileri karakolu olarak hadisenin içinde yer alırsak bu kan üzerimize sıçrayacak.

Uyuma Müslüman uyan! Aklın alıyor mu ABD, İngiltere, Fransa ve diğerlerinin Suriye için iyilik isteyeceği? Hiç umurlarında olur mu tüm Suriye halkı toptan yok olsa. Afrika’daki, Myanmar’daki katliamları görmezden gelen batı Suriye’yi neden manşetlere taşıyor? Rusya’yla yarım kalan hesaplarını mı tamamlayacaklar? Suriye’nin petrolüne mi tebelleş olacaklar? Altta yatan hesap ne olursa olsun Suriye’nin iyiliğini istemiyorlar. Mısır’ın da iyiliğini istemiyorlar. Hiçbir Müslüman’ın iyiliğini istemiyorlar. Yarın belki İran olacak hedef tahtasının orta yerinde belki de Türkiye. Domuzdan post, gavurdan dost olmayacağını atalarımız bize söylemedi mi. Neden aynı delikten onlarca defa ısırılmamıza rağmen anlamıyoruz hiçbir şeyi?

G-20 zirvesi haberlerine bakıyorum; başbakanımız diğer liderlerden “somut adım” isteyecekmiş Suriye için. Atılacak somut adım gayet somut bomba ve füzeler olacak büyük ihtimalle. Suriye vurulacak, Esed devrilecek, Suriye’ye “barış gücü” adı altında kimi Hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela nev’inden askerler çıkacak. Ondan sonra artık haberlerde kendine zar zor yer bulan “Bağdat’ta patlayan bomba” haberleriyle birlikte “Şam’da patlayan” bomba haberlerini okuruz. Suriye’nin kendisine bu kadar düşmanlık eden Türkiye’ye saldırma ihtimali de var ki bu da en kötü ve de olası bir senaryo. Bu işe bulaşmak hem maddi hem de manevi olarak bizim zararımıza.

Hem ne oluyor ki dünyada bu kadar katliam ve savaş varken kimse gibi bizim de sesimiz çıkmıyorken Suriye için bu kadar gaza geliyoruz. Doğu Türkistan’da durum çok mu iyi zannediyorsunuz. Suriye’de yapılan katliamın fotoğrafları medyada yayınlanırken burada olup bitenlerden kimsenin haberi yok. Yarım asırdan fazla bir zamandır buradaki Müslümanlar Esed’e rahmet okutacak zalimler tarafından katlediliyor, asimile ediliyor, soykırıma tabi tutuluyor. Neden biz bu dindaşlarımız için bir damla bile gözyaşı dökmezken, bir adım bile atmazken batının menfaatleri doğrultusunda yapılacak bir Suriye müdahalesi için çaba gösterelim? Bizi ilgilendiriyorsa eğer dünyada yapılan kötülükler; elimizle, dilimizle ya da en azından kalbimizle bunlara engel olmaya çalışacaksak her birisi için eşit sorumlu değil miyiz? Sudan’da olup bitenlerden hangi birimizin haberi var? Petrolü yok, yoksul ve zenci oldukları için mi ilgilenmiyoruz buradaki insanlarla? Bizim memleketimize kadar tetikçi gönderip öldürtülen Çeçenler neden ilgi alanımıza girmiyor? Burada da insan hakları ihlalleri, katliamlar yok mu? Irak’ta Allah’ın günü patlayan bombalar hangi hoşnutsuzluktan ileri geliyor? Olmayan kimyasal silahlar uğruna kaç yüz bin kişiyi öldürdüler? Olmayan terörist için kaç yüz bin kişi öldü Afganistan’da?

Malatya’da Urfalı işçiler yol kenarında yatarken Suriyeliler için konteyner kentler kuruldu; diğer illerde de vardır benzeri durumlar. Bizim fukaramız Suriyelilerin yükselttikleri kiralar yüzünden mağdur duruma düşüyor günden güne. Bunlar için hükümetin bir çözüm yolu var mı acaba? Suriye’yi düşünmekten Türkiye’yi düşünemiyor mu acaba büyüklerimiz?

Suriye’den bana ne başlığı dikkatinizi çekmek içindi. Suriye tabi ki beni ilgilendiriyor. O katliamda ölen çocuklar için benim de yüreğim sizinki kadar sızlıyor. Fakat bu yürek Suriye’deki çocuklara üzüldüğü gibi Afrika’daki, Çin’deki, Hindistan’daki, Sudan’daki, Kafkasya’daki çocuklar için de sızlıyor. Esmalar da ölmesin Ahmetler de ölmesin. Hatta Adriano’lar, Sarah’lar da ölmesin. Bırakalım bu zalim devrilecekse bunu Suriye halkı kendileri yapsınlar. Bir zalimi alaşağı etmek için birden çok zalimle işbirliği yapmak bize yakışmaz.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir