Sufi Diyarından Hikayeler [Mojdeh Bayat]

Otobüs yolculuklarında yanıma bir tane polisiye kitap alırım, yolun sonuna kadar bitiririm. Hafta sonu Ankara’ya giderken bir değişiklik yapıp yanıma bu kitabı aldım. Ödünç aldığım kitabı okuma fırsatı bulamamıştım, hazır Ankara’ya gidiyorken sahibine iade edeyim dedim. Yolda okunabilecek kadar akıcı bir şekilde yazılmış bilgilendirici bir kitaba denk gelmişim meğer. Bilgilendirici kitapların genelde olduğu gibi ağır ilerlemiyor kitap. Baştan sona bir çırpıda okunup bitirilebiliyor. Zaten o kadar kalın da değil. 150 sayfa civarında.

Tasavvuf nedir, tasavvuf ne zaman ortaya çıkmış ve yaygınlaşmış, İslam tarihindeki tasavvuf büyükleri kimlerdir sorularına cevap bulabilmek ve tasavvuf büyüklerinin eserlerinden örnek parçalar okumak için bulunmaz bir eser. Yüz elli sayfada tasavvuf konusunda bilginiz oldukça ilerleyebilir.

Hallac-ı Mansur, Feriüddin Attar, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Genceli Niyazi, Abdurrahman Cami şu anda aklıma gelen isimler. Toplam 7 tasavvuf büyüğü, tasavvuf tarihinin 7 köşe taşını oluşturuyor gibi. İlk başta hayatı anlatılan Hallac-ı Mansur 11. yüzyılda yaşamış, sonuncu olan Abdurrahman Cami ise 15. yüzyılda. Girişte tasavvuf hakkında genel bir bilgi vererek başlayan yazar(lar) (Mojdeh Bayat & Muhammed Ali Jamnia) daha sonra Hallacdan başlayarak hayat hikâyeleri ve eserleri hakkında bilgiler veriyor, eserlerden alıntılar yapıyorlar.

Kitap bende olmadığı için altını çizdiğim yerleri yazamayacağım buraya. Sadece aklımda kalan bir kısım: Hocasının derslerinden bir süre geri kalan bir mürit hocanın yanına gider ve geri kaldığı için üzüntüsünü beyan eder. Hoca gülümseyerek der ki: “On sene ara bile versen geri kalmazsın zira benim burada anlattığım her şeyi tırnağının ucuna bile yazabilirsin… Nefsinden kurtul...”

Bu kadar. İnsan yayınlarından çıkan bu kitabı Mojdeh Bayat ve Muhammed Ali Jamnia yazmış, Saliha Deniz çevirmiş. Sağolsunlar.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

12 thoughts on “Sufi Diyarından Hikayeler [Mojdeh Bayat]

    1. bekir abim buraya kitaplarla ilgili yazmamın sebebi en başta unutmamak ikincisi de okuyacak olanlara fikir sağlamak. yani sen kendin okusan daha iyi olur 🙂

  1. Mehmet hoca acizane bir şey sorayım…
    bu nefis (nefsimiz) bizim (kendimizin) düşmanımız mı?
    Kim bu nefis…?
    Kaç kişiler ?
    Mesela ben (ene) iki kişimiyim…?
    içimde başka biri daha mı var?
    ben niye nefsimden kurtulayım , nefsimi terbiye etmek varken…

    1. Mustafa Hocam insanın içinde iki tane zıt kutup

      İki zıt cevheri var nabzımda vuran kanın,
      Biri elpençe duran, öteki durduranın…

      demiş Faruk Nafiz bir şiirinde

      hayat bu ikisi arasındaki mücadele ile geçip gidiyor
      ismini herkes farklı bir şey koymuş nefis demiş, vicdan demiş, kalp demiş demiş de demişler

      şimdi ben bu mevzu hakkında fazla yorum yapamıyorum
      sen ister kurtul ister terbiye et
      zaten kitapta kurtul mu diyordu terbiye et mi diyordu hatırlayamıyorum doğrusu

  2. abi ben bu tasavvufu anlayamıyorum, aslına bakarsan siyasal islamı da anlayamıyorum ama tasavvuf daha anlaşılmaz geliyor bana…insanın nefsinden kurtulması muhakkak esas, ama kendine yaşam alanı oluşturamayan bir din nefsten kurtulmaya nasıl imkan tanıyor anlayamıyorum…

    hiç devlet idare eden bir mutasavvıf görmedim mesela, belki vardır ama onlar da tacı tahtı terkediyor sonra sanki.sonra böyle sevgiden hoşgörüden bahseden adamlar nası savaşacak…ne biliym yani sonra… sonrası iyilik güzellik abi…

    1. mutasavvıf savaşmaz ki zaten, bu kitaptan bir parça aklıma geldi de, derviş kendini ısıran köpeği kovalıyor, köpek de dervişin şeyhinin yanına gidip hırkasını çıkarttırmasını istiyor.

      hocam siz tasavvuf kavramını hayatın tümüne entegre edilmiş halde düşünmeye çalışıyorsunuz sanırım. uzun bir düşünce yolu olmalı. beni aşıyor.

      1. abi napalım o zaman, tekkede mutasavvıf, plazada finansçı, mecliste politikacı olacağız çaresiz:)

  3. abi bi de benlikle nefs arasında bir fark vardır herhalde, ya da şöyle söyleyeyim şahsiyetle nefs arasında bi fark vardır yani?

      1. estağfurullah abi ortada bi cehalet varsa onu da kimseye bırakmam 🙂

        ne biliym güzel şeyler bunlar böyle nefsi terbiye etmek, uçmak filan ama uygulanamayınca mükemmel birer hikaye olarak kalıyor işte. anca mütedeyyin arkadaşlara laf sokarken kullanıyorum:)

        1. yok vallahi olmaz bırakmam, biliyorsun buranın cahili benim, sen git kendi sitenin cahili ol 🙂

          zaten gizem bilinmeyende. nefsi terbiye etsen, uçmaya başlasan sonra ondan da sıkılacaksın, iyisi mi boşver sadece laf sok. daha eğlenceli 🙂

Mustafa Keskin için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir