Şi’re Yenildiğiniz Yerde

Şi’re yenildiğiniz yerde başlayacak insan oluşunuz. Var oluşunuz, şiire yenildiğiniz yerde anlam kazanacak. Vadiler dolusu insanın birbirlerine karşı verdikleri mücadelenin en acımasız, en kanlı yerinde. Ufukta kıyamete ait bir güneşin yükselmeye başlaması ve o korkunç savaş meydanını aydınlatmasını izlerken. Yeni doğmuş bir çocuğun yeni doğduğu dünyasını izlemesi gibi ya da uykudan uyanan dimağın dünyaya bambaşka bir yermiş gibi bakması gibi bakarken siz. Şi’re yenildiğiniz yerdir işte orası ve insanlığınızın başlayacak olduğu yer. Bir mim koymalı ve o ova aydınlanırken soğumuş cesetleri ve kurumuş kanları gözünüze sokmak için açığa çıkarırken artık güneş, burası mağlubiyetimizin başlangıç yeri ve elbette şiir bize bir şeyler anlatmak istiyor demeli.

Şiir size bir şeyler anlatmak istiyor ya da şiir -vay canına- size bir şeyler anlatmak istiyormuş. Şiir, tuhaf bir şekilde görmüş: kendinden uzak yüreklerin dolu oldukları metalarla fazla uzağa gitmeden ağırlaşıp çökeceğini, bulunduğu yere. Şiir, bu kan ve patlayıp yere ve göğe saçılmış olan o kibrin felaketiniz olacağını önceden biliyormuş meğerse. Meğerse bunca ikazı boşuna değilmiş o ağırlaştırıcı metalleri misafir ettiğiniz kalplerimizin yavaş yavaş olması gerektiği yerden uzaklaşarak karın boşluğuna, ardından bağırsaklara doğru yol alıp çıkıp gideceğini önceden görüyormuş. Bu savaşın galibinin kendisi olacağını ve her halükarda insanın kaybedeceğini biliyormuş da bunu bile yüzüne vurmuyormuş insanlığın, üzülmesin diye. Mücadelesinde mücadele, ağlamasında ağlama, gülmesinden gülme varmış gerçek anlamda. Sahtelikten ve yalandan ve riyadan ve diğer tüm saldırı araçlarından beri durmuş da rakibini küçümsemeyen ve bununla birlikte mağlup olmasını da istemeyen bir usta gibi ikazlarda bulunup uçurumun kenarında bulunan insanlığı çekip çıkarmak istiyormuş bataklıklarından.

Şiir bu savaşı biliyor. Gelmişini, geçmişini, geleceğini, olasılıklarını bir bir anlatabilir size isterseniz. Uzun vadeli planlar çıkarıp neden olmayacağını, nasıl yürümeyeceğini, neresinin anlaşılmaz ve hatalı olduğunu izah ederek ikna edemeyeceğini bile bile bütün savaşın gidişatını anlatabilir. Siz yine de aynı inanmışlıklar ve boynunuzda asılı olan aynı reddiyelerle mızrağınızın sapını biraz daha kuvvetlice kavrayıp kılıcınızın keskinliğini bir kere daha kontrol edebilirsiniz. Her şeyin bitmeye yaklaştığı o noktada işte varlığı bir anlam kazanacak tüm nasihatlerin. Ağzınızın kenarından akıp gitmiş olan kan, lekelerini bırakmışken yanağınızın üzerinde, soğuk bir rüzgâr eserken başka zamanlara göre daha can alıcı daha ruh uçurucu bir şekilde. Şiire mağlup olunduğu gün işte o gündür.

Şiire mağlup olunan gündür hayata başlanılan gün. Doğum günüdür insanın, vuslat günü, saadet günü. O kan lekeleri doldurmuşken meydandaki tüm canlının ve cansızın üzerini. İşte o zaman anlayacak insan, yapıp ettiklerinin hiçbir zaman tasavvurundaki neticelere ulaşmak için kendisine yardımcı olamayacağını ve hatta o tasavvurun boş bir kuruntudan, bir halüsinasyondan bir illüzyondan bir yanılgıdan başka bir şey olmadığını. İşte o gün başlayacak insan yaşamaklığına.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir