Şaka Değil Soykırım

Geçtiğimiz 1 Nisan günü ülkemizin 81 vilayetinde Çin’in yaptığı soykırıma karşı protestolar düzenlendi. Üzerine basa basa söylemek, tekrar etmek, unutmamak, zihinlere kazımak gerekiyor. Çin’de soykırım yaşanıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun insanlığa karşı işlenen işkence, soykırım gibi suçlar her insanın yüreğini yaralamalı. Bugün dünyanın hangi köşesinde ne türlü bir olay vuku buluyor bilmiyoruz. Güney Afrika’da, Güney Asya’da ve dünyanın birçok yerine hala savaşlar devam ediyor, insanlar birbirlerini öldürüyorlar. Bu savaşlardan ve katliamlardan ancak medyanın bize sunduğu kadarını biliyoruz, bildiğimiz kadarına üzülüyor, olanları kınıyoruz. Doğu Türkistan‘da olan olaylar hem Türk hem de Müslüman bir kitleye karşı yapıldığı için iki kat fazla dikkatimizi çekiyor ve iki kat fazla üzülüyoruz. Yine üzülerek söylüyorum ki Doğu Türkistan’da yaşanan katliamla ilgili yeterince bilgi sahibi değiliz, olamıyoruz. Medya neden kanayan bu yaraya daha fazla yer vermiyor, neden bir internet sitesine girdiğimiz zaman yarı çıplak medya maymunları biz istemeden gözümüzün içine sokuluyorken bu kadar vahim bir durumla ilgili tek satıra rastlayamıyoruz, anlam veremiyorum.

Soykırıma karşı verilen cılız tepkilere cılız bir sesle ben de dâhil olmak istiyorum. Daha önce de bu soykırımı kınayan yazılar yazdım ve yazmaya devam edeceğim. Çünkü Peygamberimiz bize, bir kötülükle karşılaştığımız zaman onu elimizle def etmemizi buna gücümüz yetmiyorsa dilimizle düzeltmemizi buna da gücümüz yetmiyorsa kalbimizle buğz etmemizi söylüyor. Elimden bir şey gelmediği için dilimle söylemeye çalışıp Peygamberin buyruğunu yerine getirmeye çaba gösteriyorum. Siz de soykırımdan haberdar oldukça kalbinizle buğz etmekle kalmayın sosyal medya hesaplarınızdan soykırımı duyurun, eşinize dostunuza anlatın ki imanın en zayıf seviyesinde kalmayıp bir şeyler yapmış olalım. Bu konuda dünya kamuoyu sessiz, hükümetler tepkisiz, sivil toplum örgütleri habersiz oldukça katliamlar sürecek ve nihayetinde tek bir dindaşımız, tek bir soydaşımız kalmayacak Doğu Türkistan’da.

Çin devletinin dünyanın yeni süper gücü olma yolunda olduğundan haberimiz var. Yüz yıla yakın bir zamandır dünyanın kabadayılığını yapan Amerika’nın yerini yakında Çin alacak. Amerika’nın kuruluşundan itibaren zencisinden kızılderilisine kadar çeşitli gruplara karşı uyguladığı katliamlar daha sonra dünyanın çeşitli köşelerinde devam etmişti. Irak’tan Vietnam’a, Şili’den Arjantin’e kadar birçok coğrafyada ya göstere göstere ya gizli gizli çeşitli kumpaslar yaparak zenginliğine zenginlik katan Amerika şimdi yerini daha zalim bir güce, Çin’e bırakıyor. Çin devleti Doğu Türkistan’ı yok ettikten sonra gözünü dünyanın diğer yerlerine çevirecek. Şimdilik ekonomik manada yayılmaya başladı. Ülkemiz dâhil birçok yerde şirketler satın alarak ekonomik yayılmacılığına başlayan Çin, yakın bir gelecekte yayılımını kültürel düzleme taşıyacak ve yeri gelince şiddet kullanmaktan da çekinmeyecek. Doğu Türkistan’da yaşananlar, daha sonra yaşanacak olanların göstergesi aslında. Uygur Türklerine yapılanlara ses çıkarmayanlar yarın kendi başlarına aynı şeylerin gelmesinden emin olamayacaklar hiçbir zaman.

Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı soykırım ve zulmün beşinci senesine girdik. Doğu Türkistan, haritadan silinmekle karşı karşıya. Toplama kamplarında bulunan insan sayısı 2. dünya savaşının toplama kamplarını geçti bile. Bugün, 8 milyon Uygur Türkü toplama kamplarında işkence görüyor. Kampta işkence gören insanların ailelerine de çeşitli işkenceler uygulanıyor. Planlı bir soykırıma tabi tutulan bir halk var. Canına, malına, namusuna kastedilmiş bir halk var. Nüfusunun dörtte biri kamplarda işkence gören bir halk var. İnsanlık bu zulüm karşısında sessiz kaldıkça yok olacak bir halk, bir kültür var. İnsanlara yaşama amacı olarak eğlenmeyi, zevk almayı pompalayan bir yayın felsefesi dünyaya hâkimken kimse kafasını kaldırıp gözlerinin önünde olan bu işkencelere ses çıkarmazsa dünyanın gelmiş geçmiş en büyük katliamlarından birisi hızlıca gerçekleşecek ve aynı hızla unutulacak.

5 Nisan 2021 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir