Andrew Ryan, Rusya’daki devrimden babası ile birlikte zor şartlar altında kaçabilmiş, Amerika’nın özgürlük ortamına sığınmıştır. Burada, maddi olarak zenginliğe ulaşmıştır fakat dünyanın gidişatı hiç de iyi değildir. Öncelikle, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları yakın bir zamanda dünyada nükleer bir savaşın olacağı ve insanlığın yok olacağı düşüncesini oluşturmuştur Ryan’ın kafasında. İkinci olarak, hükümetler insanların işlerine çok fazla karışmaktadırlar. Devletin, dinin, kuralların olmadığı ve herkesin kendi emeğinin karşılığını aldığı bir dünya hayali Ryan’a denizin altında ve kimsenin bilmediği bir şehir yaptırır. Tüm servetini bu şehrin inşasına yatıran Ryan, seçtiği insanlarla doldurduğu Rapture Şehri‘nde insanlığın nükleer felaketini beklemeye koyulur. Dünyadaki yaşam yok olduktan sonra, belki birkaç nesil sonra, dünyaya geri dönülecektir fakat şimdilik dünya burasıdır.
Başta çok iyi giden düzen zaman içerisinde bozulmaya başlar. Hiç bir kuralın olmadığı dünya yavaş yavaş kaosa doğru sürüklenir.
Bioshock adlı oyun için oyunun hayranlarından biri olan John Shirley tarafından yazılmış olan bu roman oyundan önceki dönemleri anlatıyormuş. Oyunu oynamadım fakat kitap güzel ve sürükleyici. Rapture şehri yaşadığımız dünyayı temsil ediyor bile olabilirdi hikaye biraz daha bağımsız olsaydı. Belki de bu dünya başka bir dünyanın Rapture şehridir kim bilir?
İthaki yayınları tarafından hiç bir redaksiyona tabi tutulmadan basılan bu güzel eserin çevirisi Kerem Ergener’e ait. Kitap 414 sayfa.
