Ramazan Sofraları

Ramazan yaklaştı. Medya her Ramazan olduğu gibi yine aynı konulara yoğunlaşmaya başladı. Diyet, oruç tutarak sağlıklı zayıflama, zeytinin kalitesi, hurma fiyatları, Ramazan eğlenceleri. Televizyon ve gazetelerimiz Ramazan sofralarını bol bol vermeye başladılar. Sanki Ramazan homini gırtlak yemek yeme ayı. Başka hiçbir anlamı yok.

İçi boşaltılmış tüm geleneksel-ahlaki kavramlarımızın yanında kutsal değerlerimizin de içi böylece boşaltılıyor. Ramazan denilince akla hemen gırtlak gelsin isteniyor. Direklerarası varmış efendim eskiden. Camilerde mahyalar yanar, beyzadeler iftardan sonra Boğaziçi mehtaplarına çıkarlarmış. Ezan şu makamlarda okunur, sahurda alınan afyonlar böyle patlarmış sabah olunca. Siz bunlara yoğunlaşın ey ahali. Sakın ola ki Ramazan ayının esas anlamı üzerine yoğunlaşmaya kalkmayın diyorlar.

Ben işin doğrusunu söyleyeyim. Ramazan doyma ayı değil. Ramazan eğlence ayı değil. Ramazan iftardan önce hurmaları üçer dörder yutup “Sevabımız da büyük yazıldı haci, hakiki Medine hurmasıyla açtık orucumuzu” muhabbetlerinin yapılacağı bir ay hiç değil.

Ayağımızı denk alalım

Peygamberimiz orucunu hurma ile açmıyordu. Çorbası, pilavı, ana yemeği, tatlısı… hepsi hurma idi zaten. Peygamberimizin beyaz undan yapılmış ekmek yediğini gören, bilen, rivayet eden yok. Hurma artistliğini bir kenara bırakalım artık. Çok sevaba girmek istiyorsak boğazımızdan kısıp biraz da fakirlerle paylaşalım ekmeğimizi.

Ramazan ayı eğlence ayı değil ızdırap ayıdır. Zahmet çekmeden Rahmete nail olmak isteyenler avuçlarını yalarlar. Ağustosun sıcağında edebimizle orucumuzu tutalım. Açlığı ve susuzluğu iliklerimize kadar hissedelim ki yokluğun ne demek olduğunu biraz daha iyi anlayalım. Bugün Afrika’da insanlar oruç olduklarından değil bulamadıklarından açlar. Bugün dünyanın birçok köşesinde ve ülkemizde milyonlarca insan yoksulluk sınırının çok altında yaşıyor. Paylaşmayı öğrenmeyeceksek, yokluğun ne demek olduğunu düşünmeyeceksek, tefekkürden uzak geçireceksek Ramazan ayını; Allah’ın bizim orucumuza ihtiyacı yok. Tutmayız, olur biter.

Oruç tutuyorum artistliğini bir kenara bırakalım artık. Oruç tuttuğumuz için sağa sola saldırıp insanları kırmaktan vazgeçelim. Hem oruç tutup hem kalp kıracaksak oruçlu olmanın bir anlamı yok. Ramazan kalp kırma değil gönül alma ayıdır. Toplumsal baskı ile oruç tutup akşama kadar saatli bomba gibi dolaşmaktansa tutmamak en hayırlısıdır.

Kur’an okuyalım. Mukaddes kitabımız Rabbimizin bize yazdığı bir mektup. Bir satırını bile merak etmeden kocaman kocaman seneleri geçiriyoruz. Saçma sapan şeylerle oyalanarak vakit öldürüyoruz. Senede bir aylığına dahi olsa çağın prangalarından kendimizi kurtaralım; Yaradan bize ne söylemiş diye araştıralım.

Ramazan’ın en güzel anlamlarından birisi de paylaşmaktır. Semtimizde, mahallemizde ihtiyaç sahibi kim var? Yoksul var mı, aç var mı, okumak isteyip imkânsızlıktan okula gidemeyen var mı diye araştıralım. Bugün Afrika büyük bir kıtlıkla karşı karşıya. Her gün yüzlerce insan açlık yüzünden ölüyor. O insanlar açlıktan ölürken onları izleyenlere insan denilmez. Afrika’ya yardım götüren kuruluşları araştıralım, karınca kararınca elimizden gelen yardımı biz de yapalım.

Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan