Ramazan Ortamı

İnsanı vezir de, rezil de eden bulunduğu ortamdır. Nasıl ki bir çiçek kendi fıtratına uygun ortam bulamadığı zaman açmıyor, açsa da serpilip büyümüyorsa insan da kendi yaradılışına uygun bir ortam bulamadığı zaman güdük kalır, yok olur gider. Bu yüzdendir ki bulunduğu ortam insanın inkişafında çok mühimdir. Arkadaş ortamı, iş ortamı, okul ortamı diye çeşitlendirebileceğimiz bu ortam meselesi düşünmeye değerdir.

Bir insan düşünün, bulunduğu ortam hırsızlardan oluşuyor. Eninde sonunda bu ortamda bulunan insanın da hırsızlığa alışması kuvvetle muhtemeldir. Memduh Şevket’in güzel bir hikayesi var. Bir kaymakam tayin olduğu kazadaki insanların tembelliklerine bakıyor da muazzam sinirleniyor. Her şeyi değiştirmek için çaba gösterme idealizmiyle hareket ederken bir de bakıyor ki kendisi de alışmış o tembellik ortamına. İnsan bulunduğu ortamda ne görürse ona alışır. İyilik görürse iyiliğe, kötülük görürse de kötülüğe alışır zamanla.

Şimdi Ramazan ortamını soluklamak üzere olduğumuz bu zaman dilimi içerisinde acaba nasıl geçecek bu mübarek ay diye düşünüyorum. Camiler cemaatle dolup taşacak, yardımlar dağıtılacak, insanlar daha fazla ibadet etme şuuru ile hareket edecekler. Geçen hafta kandillerden bahsederken Ramazan’a da değinmiştim. Ramazan-ı şerif güzel bir ay fakat önemli olan bu ayda ibadet edip sonraki on bir ayda yatışa geçmek değil, her zaman aynı tempoda gidebilmek. Eğer bu ay boyunca fukaraya yardımda bulunacaksanız lütfen devam ettirebileceğiniz kadar yapın. Namaz kılacaksanız lütfen bir sene boyunca kılacağınız kadar kılın ya da Kuran okuyacaksanız her gün bir cüz bitirme derdine düşmeyin de her gün bir sayfayı anlayarak okuyun fakat bütün sene okuyun. Bu ayı kıymetli yapacak olan, maneviyat ortamının size kazandıracağı alışkanlıktır. Yoksa bayramla birlikte tekrar inişe geçecekseniz Ramazan ayı size bir şeyler kazandırmamış demektir.

Ramazan kazandırıcı bir ortamdır. İnsan olduğumuzu hatırlarız en başta. Bizim de fiziksel ihtiyaçlarımız var ve doyurmadığımız zaman zorlanıyoruz. Daha sonra ise Müslüman olduğumuzu hatırlarız. Bir olan Allah’a iman ediyoruz ve buyruklarını yerine getirmeye çalışıyoruz. Başka buyrukları da hatırlarız. Namaz kılmak, zekat vermek, akrabaya yardım etmek gibi. Eşimizi dostumuzu hatırlarız. Bir iftarda birlikte olsak diye çaba gösteririz. İbadetimizi yerine getirmenin hazzını paylaşarak mutlu oluruz.

Bulunduğu ortam insan için mühimdir. Ramazan ayını güzel bir şekilde değerlendirdiğimiz zaman bize kazandıracağı alışkanlıklar bizim ortamımızı da değiştirecek, bizi güzelliklere taşıyacaktır. Ramazan sonrası da namaz kılmaya, yardım etmeye, eş-dost ve akrabayı ziyaret etmeye devam edersek bir Ramazan sonsuz bir iyiliğin çekirdeği olur. Fakat Ramazan’da hınca hınç dolan camiler hemen bayram ertesi boşalırsa, fukaranın hatırını soran kalmazsa, Kuran bir dahaki seneye kadar raflarda beklemeye alınırsa ne anladım ben bu ortamın manevi havasından, ne anladım ben bu ayın sultanlığından?

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir