Raf

Kentlerde insanlar artık bir cep telefonu, bir kulaklıkla bağlandıkları farklı bir dünyada (farklı dünyalarda) yaşıyorlar. Bir kulaklıkla bağlandıkları o farklı dünyadan besleniyorlarmış gibi bir izlenim veriyorlar. O kulaklık çıkarıldığı zaman fişi çekilmiş bir robot gibi yere düşecekmiş gibiler. Bireyselleşmeden bahsettiğimizde örnek olarak insanların içinde ve insanlardan uzakta olan bu insanları verebiliriz. Bireyin kendi içine döndüğü, dostlukların soğuk bilgisayar camlarından yaşandığı bir dünyada yaşıyoruz. Eminim benim somnambül, (uyurgezer) olarak tanımlayabileceğim bu insanlar bilgisayarın başında yaşadıkları bu dostluklar münasebetiyle gözyaşı da döküyorlardır.

Devir kullanılmayan şeylerin rafa kaldırıldığı, çok kullanılanların ise illa ki vitrine çıkarıldığı bir devir. Herkesin bir rafı bir de vitrini var. Rafa kaldırılan şeylerin üzerinden uzun zaman geçtikten sonra işlevsizleşmesi, bozulması, modasının geçmesi ihtimallerini düşünürsek, rafa kaldırılan kimi duygu ve düşüncelerin zamanla yok olacağı sonucuna varabiliriz. Yüz yüze, samimiyetle kurulan dostluklar rafa, sanal dostluklar vitrine; gönül zenginliği rafa, para cüzdanları vitrine, manevi yaşam rafa, gösteriş vitrine… İnsani olan her şeyin rafa doğru yol alması hayvani olarak nitelendirebileceklerimizin vitrine çıkmasına sebep oluyor. Burası panayır mı, hayvanat bahçesi mi?

Müstakbel ya da şimdiki eşinin mahremi olan-olacak bedenini sergileyen bir kadın edebi rafa kaldırmış, hayâsızlığı vitrine çıkarıyor değil mi? Alın size bir hayvanat bahçesi manzarası. En ufak maddi menfaat için birbirlerini ezen insanları düşünün. Ya da düşünmeyin, gidin bir akşam vaktinde belediye otobüsüne binmeyi deneyin. Gidin bir yerde kuyruğa girin. İnsanların kalabalık oldukları ve minnacık bir menfaatin söz konusu olduğu bir yere gidin. Hemen ardından hayvanat bahçesine gidip gözünüze kestirdiğiniz bir hayvan grubuna yem atın. Bakın nasıl birbirlerini yiyecekler. Şimdi yukarıda davranışlarını zikrettiğimiz insanların insanlığı rafa kaldırıp hayvanlığı vitrine çıkardıklarını söyleyemez miyiz?

Bir kulaklıkla kendini dünyanın geri kalanından koparan insan o kendini kopardığı dünyayı sadece takdir edilmek, dikkat çekmek, ilgi görmek konularında önemseyen, sair konularda ise umursamayan bir yaratık haline geliyor. Diğer insanların varlığı sadece onun varlığını önce tasdik, sonra takdir etmeye yarıyor. Vitrine koyulan bencillik, rafa kaldırılan ise tevazu ile birlikte insanı insan yapan vicdani tüm özellikler oluyor.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir