Put

Bizim putlarla ve putperestlikle ilgili bilgimiz cahiliye dönemi Araplarının bu taşları tanrı yerine koyup tapındıklarından pek öteye geçemiyor. Çocukluğumuzdan beri aynı masalları dinliyoruz. Helvadan put yapıp sonra da bunları yerlermiş, putların sunakları olurmuş buralarda kurban keserlermiş, hiçbir işe yaramayan bu taş heykellerin tanrıları olduğuna inanırlarmış vs. İşin doğrusu cahiliye dönemi Araplarında da puta tapıcılığın olduğu dinlerde de bu putlar tanrıya ulaşmak için bir vesile olarak kullanılmışlardır. Yani kendilerini putların yarattığına inanmıyorlardı tabi ki; tanrı ile aralarında bir aracı olsun diye bu putlara tapınıyorlardı.

İslamiyet’in en temel mesajı Allah’tan başka ilah olmadığıdır. Dinimize göre en büyük günahlar sıralaması yaparsak en üst sıraya şirki koyarız yani Allah’a ortak koşmak. İslam’ın insanlara temel mesajı tek bir yaratıcının olduğu ve yalnızca O’na kulluk etmek ve O’ndan dilemenin gerekliliğidir. Ortadan kaldırdığı-kaldırmaya çalıştığı ise taştan yapılmış putlar değil taştan yapılmış putların temsil ettiği düşüncedir. Kafamızda oluşan put imajı taştan bir heykelse de; aslında put Allah yerine koyup taptığımız ya da Allah’la aramıza aracı olarak koyduğumuz her şeydir. Günümüz dünyasının insan davranışlarını incelediğimiz zaman bu iki türlü putun da varlığını devam ettirdiğini; Kur’an-ı Kerim’in İlahi ve evrensel mesajının sadece cahiliye devri Araplarına değil tüm çağlara gelmiş olduğunu bihakkın müşahede ederiz.

Birinci put çeşidi insanların Allah yerine koyup taptığı putlardır. Bunun kaynağı insanın kendi benliğidir. Benlik zihinde büyür, büyür ve o kadar fazla yer tutmaya başlar ki o benliğin sahibi farkında olmayarak kendi kendine tapınmaya başlar bir saatten sonra. Bu tapınma olayını nefsinin sevdiği şeylerle de devam ettirir. Dünyası ahiretinden önemli olan, dünyevi şeyler için verdiği emeği ahireti için vermeyi düşünmeyen, bu dünyadaki hayatını sonsuza kadar sürecekmişçesine yaşayan ve yaşamak isteyen, ölümü aklına getirmeyen, başkalarını hiç düşünmediği gibi küçümseyen insan tipi buna örnektir. Nefsin putlaştığı bu insan tipi bugünün dünya düzeninin de örnek kişisidir.

İkinci put çeşidi insanın Allah’a kendi başına ulaşamayacağı düşüncesiyle aracı olarak gördüğü putlardır. Türk Dil Kurumu put kelimesini şöyle tanımlıyor: “Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapınacak, sanem, fetiş.” İnsanın Allah’tan başkasına kulluk etmesi, başkasından bir şey istemesi, başkasını Allah ile arasında vesile-vasıta olarak düşünmesi putperestlik olduğu gibi yukarıdaki tanım uyarınca da kutsiyet atfettiği her türlü canlı ya da cansız nesne de puttur. Dolayısı ile Müslüman bir kimse ya da putperest olmak istemeyen bir kimse kendisini bu tür fetiş eşyalarından uzak tutmalı, Allah’tan gayrısını hayatından çıkarmalıdır.

Putperestlik Hazreti Peygamberin Kabe’deki putları kırmasıyla son bulmadı, yeraltına indi. Kendisine daha farklı ve gizli yollar bularak insan hayatındaki yerini her zaman korudu ve hatta artırdı. Bizim bu yüzyılda putperestliğin yok olduğu inancıyla yaşamamız putlara karşı mücadele etmekte zafiyet göstermemiz anlamına gelir ki bu durumda Kur’an’ın evrensel mesajına aykırı davranmış oluruz. Allah bizi putlardan ve puta tapıcılıktan muhafaza etsin.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir