Peygambere Hitap

Bir insanın, dininin peygamberine hitap etmesi ile yavuklusuna hitap etmesi arasında bir fark vardır, olmalıdır. Asker arkadaşınıza hitap eder gibi Peygamber Efendimize hitap edemezsiniz. Sevgililer günü, anneler günü vs. etkinliklerle kirlenmiş olan zihin dünyanızdaki kirlenmiş sevgi kalıplarına Peygamber Efendimizi oturtmaya çalışırsanız edebin dışına çıkmış olursunuz. Peygamber sevdalısıyım, peygamber aşığıyım gibi uluorta her şey için kullanılan kalıpları kullandığınız zaman samimiyetinizden şüphe ederim.

Sözü ortaya saçma alışkanlığına bir şey demem, zamanın gereği. Ölçmeden, tartmadan duyguları dışa vurmaya ve illa ki başkalarına kendini anlatmaya çalışmak bu zamanın hastalıklarından. Konu Allah’ın peygamberi olduğunda aynı hastalıklı davranışı sergileyen kimse için Peygamber Efendimiz diğer günlük basmakalıp eşyalarla aynı seviyede demektir. Benim için peygamberin yeri farklı, benim gibi düşünenler için de farklı. Çağ bu hale geldi, her şeye bir marka değeri, bir fiyat etiketi kondu; işler çığırından çıktı. Anneler günü diye bir şey icat edilmiş mesela. Annelerin bir marka değeri, bir fiyat etiketi olmuş. Anneler günü piyasası oluşmuş, her sene anneler günü sonrasında ekonomistler o günün kaç para getirdiğini hesaplıyorlar ellerini ovuşturarak. Bunun gibi onlarca günler, geceler var ve hepsinin de bir marka değeri, işlem hacmi var. Kutlu doğum haftası da bunlardan biri.

Peygamberine hitap ederken hicap duyan insanlar yok artık. Fuzuli’nin peygambere hitabındaki edebe bakar mısınız, suya benzetiyor onu ve haşir gününde o suya kavuşmayı ümit ediyor. Senli, benli bir hitabı yok. Kaside-i Bürde şairi Peygamberimizden bahsederken üçüncü tekil şahıs kullanıyor, ‘O’ diyor. Mevlid diye bildiğimiz Vesiletü’n necat baştan sona Peygamberimize övgülerle doludur fakat bir tane senli, benli ifade yoktur. Bir acayip nurdur ki güneş onun pervanesidir diyor. Hazreti Âmine bir sedeftir, Peygamberimiz bir incidir diyor. Bir zarafetle, incelikle yapıyor övgüsünü. Kaba, amiyane bir ifade yok. Örnekler çoğaltılabilir.

Peki ya bizim billboard Müslümanları!

Peki ya bizim Malatya Belediyesi!

“Nazlı Nebi” ne demek yahu? Naz, şımarıklık demek, nazlı şımarık demek, işveli demek… Başka ne anlamı olduğunu boş verelim, çağrışımı bile tuhaf, çirkin. Birisi bir yanlış yapmış, Peygamberimizi öveyim derken kötü, kaba bir şiir yazmış. Bizim Malatya Belediyesi de tutmuş bunu panolara taşımış. Henüz zehirlenmemiş olduğunu ümit ettiğim düşüncemle, henüz zehirlenmemiş olduğunu ümit ettiğim insanlar adına bu şiiri yazanı da, panoya taşıyanları da kınıyorum. Bir an önce kaldırsanız iyi olur.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir